kar suyukararmıştı her şey ve gitmiştin basit sokakları anlatan her şey gitmişti kediler balkonlar evler gazete kağıtları ince bir tüle sarılıydı sesin ve bırakmıştın öyle kıpırtısız sessizliğin içinde parıldayan duydum ve koştum kar suyu içiyordu iki kuş kış çiçeği dallarından -savunmasızlığın en masum hali dediğin- ucundan kırılmış bir dal gibi buruk hızlıca ve korkak beni buraya getiren ve beni buradan kovan huzursuzluk (hepsi geçecek) duydum ve koştum lastik izlerine karışan mesafelerden yorgun açan yol kenarı bitkilerinden yoktun ama vardın -olması gerektiği gibi- evlerdeki odalarda odalardaki sehpalarda unutulan soğuk kül kokan son bir bakış gibi oturdum ve bekledim -gerçeği gören mi yoksa gerçeği yaşayan mı?- bu soru yürüdü kendi kendine iki kuş kar suyu içerken kara bir kedi pusudayken ve insan yaşadıklarından ne öğrenir sahi? uyandım su içtim sonra uyudum (hepsi geçecek) yalnızlığı ovalayıp çığ gibi büyüten kül kokulu sehpalardan devrilmiş bir bardaktan kendi içinde büyüttüğü yapayalnız kuytulardan ne öğrenir insan? (hiçbir şey) kıyıdaki adam |