Menevişli şafaklar
Z/amansız bir uyku mahmurluğuna
sarılıyor bedenim hiçliğin esaretindeyken yılgınlıklarım toprak alıyor gözlerimi aynı kalem ucu darbeleriyle çizilmiş insan karikatürleri kolları çöp,bacakları çöp gözleri karanlıklarda cin çarpmaları hezeyanlarım topraktan süzülüyorlar ,üşüşüyorlar gecelerime istila edilen ruhum can hiraş bir çabada konuşabilseydin bir konuşsaydın menevişli şafakların türküsünü söylerdin kimsesizlik kokan saçlarıma sakla beni Saç örgülerinin beliklerine yarına erdiremediğim hayallarimle uyut beni korkuyorum,insan müsveddelerinden korkuyorum anne..... gecenin en arsız yıldızlarından mavi şehrin son ışıklarına yıldız tozları sepeliyorum karanlıklar istila etmesin ruhumu bilirsin ufacık bir kızkende saklanırdım karanlıklardan pamuk prenses masallarına annem yüreğinde narım... bu şehrin ışıkları alımlı bir fahişenin aşığına sunduğu vaatler kadar cazip lakin tehlikeli acımasız bir tanrının merhametince riya dolu.. Ağustos’ta denizde oynaşan yakamozlarda martılar aşk seranat ’ında kıyıya vuruyor yüreğimin martılarıda ölüyor aşklarda yalanmış anlamsız onca yeminler ah annem... neden beni durdurmadın kırlangıcın eylül göçlerine takıldı yüreğim eylül göçlerinde zulüme düştüm ,yağmur yüreğinden aktım meçhul yıllara belkide onun için bu küskünlüğün!! durup durup sineni yaralamaların yaralarımdan sızan kan damlalarını Serçe gözyaşlarınla dua’larınla öp annem anla ’ki ben şair ruhumla kır çiçekleriniİ kuşları aşkı sevdim aşkı vurula vurula yaşadım yar elinden ölmeyide bildim ! ağlama yeter her gün taze bir umuttur yaralı ruhlarımıza menevişli şafakların türküsünü söyle doğacak ilk ışıklara anne...... ...hani masallarımıız vardı inandığımız anlat bana ,anlat ağlama sus annem |
Z/amansız bir uyku mahmurluğunda
sarılıyor bedenim
hiçliğin esaretinde düşüyor toprağa
göz perdelerim
aynı kalem ucu darbeleriyle çiziliyor
insan karikatürleri
kolları çöp,bacakları çöp gözleri karanlıklarda
cin çarpmaları
topraktan süzülüyorlar ,üşüşüyorlar gecelerime
istila edilen ruhum can hira şbir çabada
konuşabilseydin bir konuşsaydın
menevişli şafaklar koyardın
yastığımın başucuna
saç örğülerinin arasına sakla beni
ben kayboluyorum
anne...
gecenin en arsız yıldızlarından serpiyorum
mavi şehrin son ışıklarına
karanlıklar istila etmesin istiyorum ruhumu
bilirsin çocukkende korkardım karanlıktan
anne ....
bu şehrin ışıkları alımlı bir fahişenin
aşığına sunduğu vaatler kadar cazip ama
tehlikeli
acımasız bir tanrının merhameti kadar
yalan!!
AğustoS’ta
denizde oynaşan yakamozlarda
martılar aşk seranat ’ında kıyıya vuruyor
yüreğimin martılarınıda bir bir öldürüyorlar
aşkta yalan anlamsız artıkyeminler
ah anne...
neden beni durdurmadın
kırlangıcın eylül göçlerine takıldı yüreğim
eylül göçlerinde ateşe düştüm
anne
belkide onun için bu küskünlüğün!!
yaralarımdan sızan kan damlalarını
göz yaşınla dua’larınla sev annem
anla ’ki ben şair ruhumla kuşu ,böceği kır çiçeğinİ
sevdim
aşkı vurula vurula yaşadım
yar elinden ölümü ’de
sevdim !
yeter üzülme çok geç değil
menevişli şafaklar koy yastığımın
baş ucuna
anne......
...........birde tüketilmemiş umutlar
..........................resim annem ve ben....
Şairemizi ve şiirini kutluyorum.Yunus diyarından selamlar.