Süveyda
Ne çabukta geçiyor sensizlik bu gönül limanımdan...
Zaman yangından kaçar gibi Yangın zamana ağır bir yük alevi. ’Aşısız’ kudurgan geceler kaldı aşktan geriye... Hasret... özlem... nefret...kin...aşk.. ve ayrılık...; serpelediğimiz yeşermeyecek ölü tohumlar Ölü tohumlar ekiyorum sensizliğin her bir gününe Yeşermeye özlem bakışlı tohumlar..’Süveyda’ Kuruyup bir çınar gibi üzerime devrilmek istiyor ya hayat İçimde içine sığmayan içsel afetler Sol yanımda depremler çoğalıyor Yıkımlar arasında azalıyorum.... Azalırken içim..,içime ses ediyorum duy..! beni ... ’İçimin senli sensizliğini duy..! ’Süveyda’... Yangın alevi nasıl taşır bak şahit ol, gözlerime... İçim içimden kaç yüz yıl daha geçerse İçimi tamamlayan bir yangın sönümü bırakır yerini Küllere.... İçime kaç dudak mührüyle gönderdiğim mektuplar adresini şaşıracak Mülteci bakışlar arasından sıyrılıp sığınak bir dehliz yapmışken Kaç intihar süsü verilmiş ayrılık daha asılırdı aşk’ın boynuna Boynu incelmiş zamanın ayakları soğuğa yüz tutmuşken Söylesene.. ; süveyda... senin adın içimin yangın ölüm sureti miydi? Böylesine bulmuşken hayatı, kayıp etmekte neyin nesiydi... Bu gölgeler yabancı değil biliyorum... Bu şehir biraz sen biraz bendi; Ben kendimden geçtim bir ’sen’ üstü... Ve aşk bulandı yüreğimin duvarlarına Yasak eylemler yazılı düş ile başlayan kelamım Şimdi bir eylem kurbanı gözlerim devrik cümlelere Hazırlan ’süveyda’ içimin kurak mevsimi adı Tohum ceninim hazırlan...Gidiyoruz..... Aşka veda türküsü yankılanıyor, Griye çalmış bu kent sokaklarında... Bulutlar izini taşıyor fabrıka bacalarının. Ve ben içimi buluyorum varoş bakışlı caddelerin Kül kedisi yalın ayak sessizliğinde İçimi buluyorum süveyda... İçin içimde diri bir ölü... Aç gözlerini... Zamanın tüm tükenmişliğini getirdim avuçlarına Satılık bakışların kirpiklerine; Beyhude bir gece yamacında intilar süsü bırakmak için Aç gözlerini; gözlerime ilişsin ’için’... Bak kan pıhtısı bir taç yaptım Gönlünün baş ucuna... Adın ferman... Fermanın yalnızlığımın ayak parmaklarında Ne garip değilmi? süveyda... ne garip Güle güle deyip gülemeden gitmek Hoşçakal süveyda ’Hoşçakal’..... Yazarı: Serdar Özyanız |