Masal sonlarıHep merhaba diye başladık Merhaba dediler el uzatarak Perdeler Yollar Avlular çiçeklendi Bir sokak aralığında çocuk gürültüsü Gölgeleri neşeli ışıklar. Sonra Bir şey uyandırdı bizi, bir şeylere bakar gibiydik Gidenlerin gözlerini görelim diye; Yaban bir orman Aniden sular ayrılıverir Kökler başka yerlerde Yarı sağır bir gece Çıplaklığından düşmüş Yollar yolları böler Bir kuş düşer ağaçtan Dar zamanların mavi yelkeni sanki Çatı altında ölü güneş kelebeği Her taş ruhu çatlayan tohum Yollar taşların, her taş gök ile toprak arası Köklere sinmiş kül kokusunda Alıp bir nefesi çeker gibi Tepside ekşi yemek Siyah çekirdeklere bakarak Bildik mi boşlukların nasıl çoğaldığını Kanatları yağmur kokan pamuk iplikler. Hala buradayız, belki de değil Susamış yüreğimizde biri bizi çağırır Biz birilerine koşarız kumla oynaşıp, dağılarak kapanır gün Adamlar, kadınlar Çöl sessizliği Müzik usulca kendi notasında uyur Hangi zaman rengini hatırlar ki mermer uyuşmasına Kıyıda, köşede bilmem kaçıncı küskün atlar Sarı yelelerini kuşanmış Bir bayram havası değil Hiç değil Eğilip odanın içine Uykumda bana bir kuşu armağan ettiler Uyandığımda avluda taşlar vardı. Aysu |
okuduklarım..
diğerleri daha şiirdi belki ama burada ifade edilen duygular açısından gözardı edilemeyecek bi aşinalık değerli kılıyor şiiri.
gitmeler ve asla dolmayacak kederden boşluklar bırakmalar üzerine bir serüven çünkü hayat.