Uzatır mısın Lütfen
durup dururken ağlıyordu
ne bilsin daha küçük bir tomurcuğun hazırlanışını kutlayacaklar ne zamandır bekliyorduk acı sevinçli ve rahat doğdunuz duvarda parmak izleri karıncalardan mektup var kırışık ve siyahtı paçalarınızdan tanıdım babam olmalısınız merak ettim şu kuyuya düştüm mü hiç merdivenleri içimize örten kalabalık tanış olmalı başı arkasına doğru batan düşünceler bizimle alakalı değil ağaç ve tel örgüler karısının koynu ve yumuşayan şeftali içimizi uzatır mısın lütfen bir de şu gecenin bulutunu o akşam karşı dağda ölen tilkiyi dere balıklarına şarkı söyleyen kediyi ve aya ilk inenleri biraz uzatır mısın lütfen yankısız korkuları küçültüp ikram ettiler ne zaman gelir daha var mı saat kaç ebe kör ebe oynuyor sevgilisine hazırlıklı uzun bir telefon görüşmesi yapılmış memurlar arası inleme volümüne harmanlanmış sesler santral çığlıkları olarak tescil edildi kapıya dokunan yaşlı adam daha iyi niyetli sakalı üzülerek ve acıyarak baktığı eşinin kamburuna değiyor şöyle şöyle diyecek oluyor duyan yok üstelik sabah ezanına geç kalmış bir de elleri terlemiş bastonu tuta tuta siz de annem olmalısınız her anne gibi güzel ve baygın gözleriniz var onun için mi bu ağaç bana hiç benzemiyor niye itiraf etmediniz o yaprağı daha çok sevdiğinizi oysa saçlarınızın bütün baharları bana benziyor. |