Ahmet'le hasbıhalYırtılır gecenin rahmi Kuşkularını düşürür parça parça Biraz acı Biraz sızı Ve damarlardan boşalan kan Tesellisi olur vicdanına Terk etmişliğin Ki zaten düşük yapar Doğumu bekleyemeyen sancı Kırılır sırtı ahşap sandalyenin Bir çileyi yumak yapamadan Hayal olur El örgüsü hırkam ’Ben böyle üşümeyecektim yıldız yağarken balkonlara Yaz akşamlarında Ateş böcekleriyle hasbıhal edecektim sen bilip Küsmeyecektim görünüp görünüp kaybolmalarına’ (Bir sürü –di’li geçmiş zaman) Diyorsun ki: -Karamsarlığa gerek yok. Değil mi? Güneş açar uyanırız Ahmet bu paslı kabustan Yüzümüzde yüz yıllık çınar gölgeleri Gözümüzde bin yıllık isyan Orta yolu bulur saklambaç oynadığımız korkular Duruluruz Unutunca duyulmayan ünlemlerimizi Yine de; Omzunu başıma ver Ahmet Duyularımı körelt Yaşlı çocuklar dökülüyor kirpiklerimden Ham meyve tadında çığlıklarıyla |
''Değil mi?'' ye takıldım kaldım ben.
Neyse,
iyi ki sorduk şaire...
Sitem değil de, bir mahzun tasdik arama cümlesi olduğunu öğrendik.
Gelelim şiirin bütününe, bu güzel satırların gönlümüzdeki yansımalarını su yüzüne çıkaralım.
''Kırılır sırtı ahşap sandalyenin
Bir çileyi yumak yapamadan
Hayal olur
El örgüsü hırkam
’Ben böyle üşümeyecektim yıldız yağarken balkonlara
Yaz akşamlarında
Ateş böcekleriyle hasbıhal edecektim sen bilip
Küsmeyecektim görünüp görünüp kaybolmalarına’'
Hayal kırıklığının hoş bir üslup ile tasviri ancak bu kadar olurdu sanırım.
Gelecek için gönülde biriktirilenlerin, kelebek misali uçup gitmesi tüm sevimliliği ile,
ümitlerin, yıldızlı bir gökyüzü güzelliğinde akıp gitmesi avcundan insanın.
İnsaf diyorum burada...
Bari bir çileyi yumak yapacak kadar mutluluk derleseydi o sevdalı gönül hayattan.
Ya da üşümeseydi be dostum, bir bukle ateş düşürseydin yüreğine ne kaybederdin?
''Karamsarlığa gerek yok!''
İşte can alıcı noktaya geldik.
''Değil mi?''
Bu küçücük cümleyi telaffuz edişini düşünün bir kara sevdalının ve sevdiğinden kopmak üzere olduğunu hayal edin.
Büyük bir ihtimalle, başını da hızlıca öne arkaya sallamaktadır mahcup ve çaresiz bakışlarını sevdiğinin gözlerine sabitleyip.
Korkulara yarenlik eden yüreğine, bir bukle ümit esintisi beklemektedir bir ''Evet!'' sözcüğü ile.
Finalde;
''Yine de;
Omzunu başıma ver Ahmet
Duyularımı körelt
Yaşlı çocuklar dökülüyor kirpiklerimden
Ham meyve tadında çığlıklarıyla''
her zaman olduğu ve olacağı gibi,
bir ümit kıvılcımının aranışı var.
Ne yapsın sevdalı yürek?
Ümit aşığın ekmeği misali....
DEĞİŞİK BİR ŞİİR.,
Yorumlamak zor oldu.