Habname-i DelibalŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Bu şiirin hikayesi:
Değerli arkadaşlarım, Bir zamanlar yurdumuzda milli parkların sayısı 9-10 kadar idi. Ancak son yasal düzenlemelerden sonra zaman içinde milli parkların sayılarının 40 adet olduğunu tespit ettim. Anadolu’nun tamamı milli park olacak güzellikte ve özelliktedir. Farklı bir kurgu ile bu milli parklarımızı sizlerle paylaşmaya çalıştım. Beğenmeseniz de güzel olmuş deyiniz efendim. Görmeden ancak bu kadar yazabildim. Teşvik olsun. Milli parklarımız da tıpkı edebi değerlerimiz gibi kültürel varlıklarımızdır. Devlet teşkilatı madem ki bu yerleri milli park ilan ederek koruma altına alıyor ben de bir şiirle kayıt altına alayım dedim bu güzide varlıklarımızı. Belki şimdi bir anlam ifade etmez bu tür şiirler ama yıllar sonra mutlaka tarihi bir vesika olarak arşivlerde yerini alacaktır. Böylesine uzun bir şiiri okuduğunuz için şükranlarımı sunuyorum. Değerli vaktinizi aldığım için bağışlayınız. Saygımla, Celil ÇINKIR Delibal
Habname i Delibal
Bir dedektör almıştım, herkes hayran olurdu Yedi metre toprakta, ne var ne yok bulurdu Altın, gümüş ve bakır, ayırdeder bilirdi Bir kişi az, iki çok, kazının kuralıdır Bundan başka kural yok, bu işler belalıdır Bir altun heykel buldum, kilise dam yerinde İstanbul’da bozdurdum, onu tam değerinde Gezecektim ömrümce, yurdumun üzerinde İnceledik başbaşa, yarimle her bir yeri Görecektik peşpeşe, bütün güzellikleri Bir araba bulmaktı, öncelikli işimiz Felekten gün çalmaktı, hayalimiz düşümüz Doyasıya gülmekti, denk gelmeden kışımız Bir jip aldık simsiyah, bilmem neydi markası Görenler çekti hep ahh, karavandı arkası Makam şoförü aldık, bir de hostes var idi Milli parklara daldık, liste enfes yer idi Kelebekçe gün çaldık, dünya bize dar idi Sabah şafak sökerken, çıktık Mersin ilinden Güllere çiy çökerken, geçtik Niğde yolundan Aladağ Milli Parkı, açık hava müzesi Ayı, tilki, sansar, kurt, daha nesi var nesi Aklımızı aldı, Kapuzbaşı Şelalesi Ağaçlar dağlık yerde, karaçam, kızılçamdır Göknarlar kuzeylerde, kudretten bol ikramdır Aksaray’dan doğuya, yol alırken takamız Ihlara Vadisi’nde, yerindeydi cakamız Uçhisar, Çavuşini, Avanos’ta sakamız Göreme Milli Parkı, hakkında bilgi verdi Zelve’dekinin farkı, malum ilk kiliseydi Nemrut Dağı’na çıktık, sabah güneş doğarken Yorgunluktan acıktık, heykellere değerken Güneşi ufka yıktık, eller göğe ağarken Kommagene başşehri, Arsameia burada Azgındı Fırat Nehri, Soğuksu var sırada Soğuksu Milli Parkı, Ankara’nın gururu Ayı, kurt, tilki, geyik, onlarca kuşun türü Yeşilin yüz tonuyla,bize sundu huzuru Günün her saatinde, peyzaja hayran kaldık Sırf şifa niyetinde, yayıktan ayran aldık Termessos Milli Parkı, Güllük Dağı süsüdür Gördüğümüz eserler, Solimler öyküsüdür Surlar, kuleler, yollar, Roma kalıntısıdır Hadrian her yanına, sarnıç, drenaj yapmış Mecine Kanyonuna, alageyik renk katmış Olimpos Milli Parkı, sahillerde enginde Köprülü Kanyonu’na karar verdik son günde Antalya esir aldı, çıkamadık on günde Altınbeşik tam orda, Manavgat Vadisi’nde Yeraltı suyu burda, en yüksek debisinde Davutlar Güzelçamlı, Dilek Yarımadası Tertemiz havasıyla, alır bütün kadası İyonyanın merkezi, burdan çıkmış nidası Zeus’un evi burda, sapasağlam mağrası Parkların devi burda, vurdum gönül tuğrası Kuşcenneti Manyas’ta, Milli Park’tan çok farklı Öyle zengin suyu var, tabiattan infaklı Söğütler ile sazlık, kuşlar için yataklı Burada göçmen kuşlar, kuluçkaya yatmıştı Aşiyanda telaşlar, stresini atmıştı Kaz Dağı hep ezelden, İda diye anılır Biga Yarımadası, onun ile tanınır Derin vadi kanyonu, florayla sarılır Sarıkız Efsanesi, dillere destan burda Ömrün en şahanesi, bir gece yatsan burda Ilıca Şelalesi, Valla-Aydos Kanyonu Ilgarini Mağrası, vahşi hayvan her yanı Tatilde hepten sildi, Küre Dağı büryanı Pınarbaşı Azdavay, tanıktı gözlerime Dudağından içtim mey, tat geldi sözlerime Bolu’da Yedigöller, Milli Park’ın hasıdır Ormanın sayesinde, en güzel havasıdır Geyik, karaca, ayı, domuz, kurt yuvasıdır Geyik üretim yeri, anıt ağaçlarıyla Hayran etti bizleri, doğal peyzajlarıyla Uludağ Milli Parkı, kayak cenneti kışın Dört metrelik karda biz, tüy gibiydik kayışın Çobankaya, Bakacak, Sarıalanı düşün Teleferikle gezdik, adrenalin yükseldi Gözde kirpiği üzdük, şafak vakti güzeldi Gelibolu Bölgesi, canlı bir hisarlıktı Kıyamete yüz çeken, ne dehşet pazarlıktı İstisnasız bölgenin, her yanı mezarlıktı Saymaya lüzum var mı tabyaların ismini Seyretmeye doyar mı, kahramanlık resmini Troya Milli Parkı, plandaydı bu turda Homeros’un İliada ve Odysseia burda “Troya tahta atı” dimdik, olmadan hurda Ezine ilçesinde, tattık nefis peyniri İlk gördüm lehçesinde, bizim hostes Aynur’u Ilgaz Anadolu’nun, en yüce bir dağıymış En uzun fay hattıyla, depremde göz dağıymış Peyzaj güzellikleri, İrem’ce bir bağıymış Ankara Konağı’nda, doyasıya kaydık biz Direkli otağında, gökte yıldız saydık biz Boğazköy Milli Parkı, Çorum Boğazkale’de On iki tanrı resmi, bak Yazılıkaya’da Heykelleri dizmişler, hem ev hem saraya da Yıllar nasıl da soydu, çırılçıplak her yanı Dört bin yıllık tat koydu, damağıma ayranı Denizli Honaz Dağı, dik biçimde uzanmış Kayaları gnays ve mikaşistle bezenmiş Colossea antik kent, ilk haline özenmiş Kaplamıştı kar eyvanı, paten yaptık burada Kırk türlü av hayvanı, avı kaptık burada Edirne Gala Gölü, Enezliye can verdi Yüz otuz kuş türüyle, bize heyecan verdi Sevgi timsali kuşlar, söze insicam verdi Tepeli pelikanlar, çeltikçi, karabatak Gözüme takılanlar, bulunsa da kıtırak İki bin yüz metrede, sarıçamın vatanı Allahuekber Dağı, Kardelenler mekanı Kardelenler solmuştu, kovamadan düşmanı Enver Paşa cephede, nasıl üzdü bizleri Doksan dört yıl geçse de, durur harbin izleri Büyük-Küçük Ağrı’ya, geçerken selam verdik Avrupanın en yüksek noktasına kamp kurduk Meteor Çukurunu, Nuh’un gemiyi gördük Kırk çeşit keklik vurduk, Ağrı Dağı döşünde Gözden ırak dem sürdük, gözelerin başında Kızıldağ Milli Parkı, Şarkikaraağaç’ta Pınargözü denilen Mağarası revaçta Beyşehir Gölü enfes, kuşbakışı peyzajda Yarim tir tir titredi, kurt sesini duyunca Karavan’da bekledi, gece vakti boyunca Karstik Kovada Gölü, dar vadi dolgusuymuş Levrek, ıstakoz, sazan, fauna olgusuymuş Yürüyüş ve tırmanma, kampçılık bölgesiymiş Doğal peyzajı gördüm, parlayan gözlerinde Sol yanı huzur sardım, günindi sözlerinde Sultansazlığı Parkı, aşiyan üç yüz türe Dünyanın bir yerinde, rastlanmaz böyle yere Kuşlara nazar ettik, çıkarak kulelere Flamingo, Kaşıkçı, Akbalıkçıl ve Turna Kuluçkalarda bekçi, hepsi aynı alana Kütahya Başkomutan Tarihi Milli Parkı Havlu attı burada, Yunan’ın işgal çarkı Türk’ün haklı gururu, dimdik durur bu farkı Kocatepe – Dumlu’da, dünya şaşkına dönmüş Güneş doğmuş namluda, Türklüğe onur sunmuş Gördüğümüz yerlerdi, Erikli, Saka, Mert Gölü, Subasar ormanının, eşsizdi kökü dalı Vahşi yaban hayatı, Geyik, tilki kuğulu Karavandan dinledi, çullukların sesini Yarim içlerindeydi, tutarak nefesini Adını tüm dünyaya, kuşluk diye duyurmuş Adaların üstünde, kışın kuşlar uyurmuş Konya Beyşehir Gölü şimdi kısmen kurumuş Balık tuttuk oltayla, ateş yaktık köz ettik Kudabad Sarayı’nda, tarihe bir göz attık Manisa Spil Dağı, Yaban hayvan cenneti Milli Park’ın içinden almıştık sülün eti Kybele tanrıçası, sağlamış bereketi Ağlayan Kaya’sında, Niobe’ye üzüldük Kolların arasında, uyku geldi süzüldük Hisarönü, Karia, surla çevrilmiş Physkos Marmaris’te bir zaman, hükmünü sürmüş Rhodos Hellenistik çağlardan, Karia kenti Amos Günübirlik kamp kurduk, sahil boylarında biz Kelebekçe dem sürdük, çok nefisti Marmaris Eşen Çayı üstünde, Saklıkent çıktı hemen Aktar Yaylasında var, çeşit çeşit sıklamen Ayrılmadım oradan, sevdiğime dermeden Dumanlıdağ’a ağdık, anıt ağaçlar gördük Denizden umut sağdık, atiye hayal kurduk Üç bin iki yüz yıllık, Asitavanda şehri Andırın Ovası’na oldukça hakim yeri Aslantaş Milli Parkı, önünde Ceyhan Nehri Karatepe her yanın, Açık Hava Müzesi Hiyeroglif yazının, bitmiş çözümlenmesi Yumurtalık lagünü, kompleks bir yapı sunmuş Akyatan ve Ağyatan göllerine kuş konmuş Caretta carettalar, yuvalarına dönmüş Seyhan - Ceyhan deltası, lagünün candamarı Yok olmasın tabiat, çünkü yoktur mimarı Zilkale Harabesi, özgün yayla evleri Doyasıya yaşadık, kültürel değerleri Dünyaya meşhur etmi kaplıcası Ayzilder’i Deniz alalarını, derelerde gördük biz Seçip duldalarını, üç gün çadır kurduk biz Tek Tek Dağları ilkin, Nuh Tufanı’ndan gelmiş Soğmatar Harabesi, Sin Kültüründen kalmış Her yanını menengiç ağaçları kaplamış Peygamber Çiçeği’ni, ilk kez burada gördüm Börtüsü, böceğini, sevdim selama durdum Sumela Manastırı, görkemli bir biçimde Meryem Ana adına, kilisesi içinde Altındere Vadisi Milli Parkı geçince Çıkılması bir saat, inmesi üç dakika Tırmanış olmaz rahat, yorucu dik patika Türkülerde duyardık, biz Munzur’un adını Tattık Munzur Suyu’nun alabalık tadını Sessizce doldurmakta gezimiz miadını Kıvrım kıvrım akardı, Munzur’un mavi suyu Ruhumuzu kaplardı, Munzur’dan eşsiz büyü Dalmış yar gözlerime, elleri ellerimde Tutturmuştum bir türkü, bağlamamın telinde Yozgat sürmelisini,mırıldandım dilimde İçimdeki firakı, anlatamaz sözcükler Yozgat Çamlığı Parkı dalga dalga düzlükler Sahara Milli Parkı, farksızdı Hatila’dan Göl olması tek farkı, bir de iki yayladan Önce görmedim diye, nasıl da oldum nadan Çim kayağı pistinde, saatlerce kaymıştık Sevgilim el üstünde, eğlenceye doymuştuk Dar tabanlı vadiden, geçerken ürktük bir an Haşin parçalanmadan, olmuş her yanı viran Hatila Vadisiydi, bizi korkuyla geren Kamp kurmuştuk biz raha, oysa karavan vardı Birden düştük Çoruh’a, ölüm korkusu sardı Debisi çok yüksekti, Çoruh hızlı akardı Önüne ne gelirse,birden vurup yıkardı Akışını seyretmek, yürek ister sıkardı Yarim feryat figanda, kaptan şoför boğuldu Yetişmek istesem de, cesaretim dağıldı Koşamadım imdada, yarim azgın sularda Anlatamam o anı, nasıl da kaldım darda Bağıramadım bile, kalakaldım kenarda Azgın sular yarimi, atmıştı üzerimden Kımıldayamadım ki, bulunduğum yerimden Yarim baygın şekilde, o anda öldü sandım Ellerim yanağımda sol yanıma dayandım Fırladım yatağımdan, bağırarak uyandım Rahat bir nefes aldım, görünce ben yarımı Bilgisiz Delibal’dım, bilemedim yorumu 15 Temmuz 2009 |
kat bekat fazla oldu
haz ilen
tebrikler Sn Hocam
bu kültüre hizmet
keşke neredeler bir liste verseydiniz
biz milletçe ülkemizi bilmeyiz
yaşamaz, eğlenmez gezmek bizim neyimiz
yaşa var ol sen gezdir milleti Celilimiz.