Ah Kahrolası Sevdam!
Hiçbir özlem yüreğimi terk eden umut özlemi kadar olmadı
Ve ayağıma batan hiçbir can kırığı sevdanınki kadar yakmadı… Bir zamanlar yüreğe ağır gelen umutlarımı özleyeceğim gelmezdi aklıma Kaybedilince anlaşılan her şey gibi Dolandı ayağıma çaresizliklerim… Acıdan korkan bütün sevmeler düştü yüreğimden bir bir Ve yalnızlık en dost haliyle yanaştı yüreğime ‘gelme’ diyemedim… Ah benim kahrolası sevdam! Yarin gülen yüzüne aşina gözlerim Ve ağlamaktan bihitap düşen yüreğim Ah! Oysa bir anne gibi en içten uyarmıştım seni… ‘bağlanma kimseye,ipler koparsa el uzanamaz sana’demiştim Ama son pişmalığın faydasızlığını yaşıyorsun şuan Ve ben sana demiştim bile diyemiyorum Çünkü sen sana uzanmayan ellerin yarasındasın biliyorum… Omuzlarımda taşıdığım hayatın ağır yükünden eğildi gölgem Gözyaşlarım yük oluyor göz pınarlarıma Ve umutlarım bir bir düştü yüreğimden Şimdi söylesene, Hangi taşa vursan kafanı da geri gelir sevmelerin Hangi pişmanlığın faydası olur da hafifler sızın Hiç susmayan vicdanını hangi ses bastırır? Şimdi özlediğim dünlere hangi zaman makinesi yardımcı olur? Yasını tuttuğum hangi umudum döner ayaklarıma? Ahhh… Yolcuya güvenmemeyi daha kaç kez ezberletmeliyim kendime Ve bu ezber daha kaç kez şaşıcak yarin gözlerine her deyişinde… |