LANETLİ ŞEHRE HAYKIRIŞ"Yorgun düşlü adam söylenirdi küfürlü şarkısını Umarsızca yıkık şehre" Gün hezimeti Atıl kentin sırnaşık sokaklarında Ter kokardı Irgatların sabah yüklü omuzlarında... Gün küskündü şehre Oynaşan kadınların perçemli gözleri Susardı... Umut saçardı şehir Yalancı tiyatrolarda Kapanlar kurup Düşler yakalardı... Her köşesinde İdam mangaları Büyümeden katledilen Çocuk hayallerini toplardı... Birde şu meyhaneleri Avu doldurup kadehlere Gülücük saçan sakileriyle Körkuyulardı yedi kat alta inen... Sırrını tarihten aşırmış Falanca asrın kinli bıçakları Haşmetli gövdesiyle Sehpasız yolunda Can alan çınar ağaçları... Soytarılar hep mi mutlu sanırsın Gülücükle aldatır göz pınarlarını Aşık kalmadı bak ceplerinde Onlar gizli sevişme eylemlerinde Flamacı en önde Kaderin çizgilerini dürterler Su içilip ateş püskürülen sirklerde... Kızgınım Belki de kırgın Öfkemi saydama boyayıp Envaye çeşit kılıkla geldim sana... Git desem Memleket almaz Ki nöbetlerini tutan ihtiyar kadınların Ya nefreti öldürecek seni Ya da kini... Ey şehir, Sana esir doğan Şarkıların notaları Günlük sayfalarında Sırra kadem bastı Ati tomurcuklar için... |