Çiçek mi yollasaydım?
En nihayet insanım, kırılmama lüksüm yok,
Şu koskoca dünyayı, dar edene kırgınım. Bin parçaya bölündüm, kırık, çıkık, çatlak çok, Cennet gibi gönlümü, nâr edene kırgınım. Suyuna sel karışmış, eğrilerin düzünde, Kirlenmiş bir vicdan var, birçoğunun özünde, Gülerken gül açardı, gariplerin yüzünde, Bir tatlı tebessümü, har edene kırgınım. Arının peteğine çomağını sokarak, Havamızı kirletip, pislik gibi kokarak, Cemiyete ters düşüp, insanlıktan koparak, Tansiyonu yükseltip, bar edene kırgınım. Söz söylemek hakkım yok, hududunu bilene, İnsan hâli ola ki, zaruretten dilene, Alın teri, el emeği, kazanırsa kime ne? Yoksulların sırtından, kâr edene kırgınım. Fazilet, yere düştü, kin ve nefret yükseldi, Sevgi saygı kalmadı, hırsızlık yalan geldi, Dostlukların dibini dostum diyenler deldi, Ağyar olan düşmanı, yâr edene kırgınım. Güzel eylem yapmadan, yalnız yakıp yıkarak, Haksız oğlu haksızken, birde üste çıkarak, Bu milletin kalbine, hain kurşun sıkarak, Terörü anarşiyi, var edene kırgınım. Dağda domuzu eksik, ne kaygı var ne keder, Milyonluk serveti var, az diye isyan eder, Ömrü yaralı gibi; ne harabat ne heder, Edep erken bilmeden, zâr edene kırgınım. Mustafa Yaralı |