çığ/anözgürlük iri bir sivilcedir aynada dağılmıyor hep kirli kanlı çok marjinal adamların dahi sözünü kesebiliyor buzlar çözülüyor derken işler hep acele gazlıysa yani ağlasak ağıtlarımız bir çocukluk sonudur ve artık kıyamet kopma vaktidir demokratik kırıtmalı saatler başlamıştır yürekler uğuldamaya yüz tutmakta gamzeden zafere kadar göz ucuyla bakılmış umutlandırılmışız -buyurun lütfen hep bekleriz efendim şafak vakti puslu bir gülüşle kol kola uğurlar yaralıları çoğu zaman kendi kazılmış mezarlığına gömeriz duyularımızı veya salındıkça yırtılan bir eteğin hülyalı sıcaklığına kapanırız biz sizi memnun etmek adına isyancı fırtınaya dönüşsek bile surlarda yükselirken gün biz hep size hazırlanırız hüzünlü bir zaman bırakılmış gezi’ye bir çocuk dokunur vakti mayalayan köşe başında bir mektup bırakır kaçamak bir sigara dumanı; bir küfür anı defterlerine düşler kazınır gündönümü ağzı bozuk bir jiletle muzır satırlarla dolu tahta sırada isim ve kazılmış kalbimiz sürüklenir toma tarafından: Ak geçmiş pak-mı şimdi! efendim doğum kontrol haplarına yahut içe dönük yüreğimizin korkunç kitaplarına başlayabilir miyim? gerçekle yaşanmamışlığın başucu fotoğraflarını bulmalıyım burunlar almalıyım; göğüsler almalıyım rengi olmayan sözler özleyiş kokular almalıyım gaz izleri silinmeden güvercinler gerilmeden tenim pörsümeden kendini doyurmağa çalışırken iki aç çocuk geçmişi unutarak yaşarken sükut yanaklarıma inmeden asırların biriktirdiği kaderle tanışmadan ruhum istibdadında esareti bitirmeliyim özgürlük olmadan yaşanmışlığın kuduz bir köpek mi akrep mi yelkovanı ısıran aman ha sakın yaklaşma saatler yaklaşma kaçmak istiyorum özgürlüğümü bitirme sınavından elimi tut çekiyorlar elimi tut bırakma anne kartonları verilmiştir bu filmin boyutları bellidir sözcükleri; uzunluğu; öpüşü bellidir bükey bir camla kesilirken makara şeritleri gölgesi bol laciverdimsi kopuk kopuktur biraz tek teli çığlık özü bir saz gibi usanılmaz yeniden seyredilir |