Köy 2-Hancı
sandalyesini kucaklayan içeri kaçtı
sigarayı işaret ettim.. bir amca pencereyi açtı bir amca ısrar etti “- benim uçu(n)” şapkası kalaklı “-Allah ırızası uçu “hancı” demişkene Bekir Sıtkı’nın Hancısını da söylesene kendiliğinden bir alkış tufanı kürsü belledi Gavur Müezzin ocaklığı” “Gurbetten gelmişim, yorgunum hancı! Şuraya bir yatak ser yavaş yavaş... Aman karanlığı görmesin gözüm! Beyaz perdeleri, ger yavaş yavaş. .. Beyaz perdeleri, ger yavaş yavaş.” okumaya bek havaslıydı çocuk, ıramatlık bobası da maraklıydı emme fakırlık işde gene böyle bi ğün gonşu köyün öretmeniynen bizim öretmen, bi de bobası ıramatlık, oturuyoz gayfanın öğünde höyle “-okur emme, okudamacaz” dedi gene öretmen “neyye” deyinçe “(y)et(iş)emecez” dedi ıramatlık Cinninin Gede” “Sıla burcu burcu... ille ocağım!.. Çoluk çocuk hasretinde kucağım... Sana her şeyimi anlatacağım, Otur baş ucuma, sor yavaş yavaş. . Otur baş ucuma, sor yavaş yavaş. sor yavaş yavaş” gonşu köyün öretmeni “- çocuğun biri herkeş yata(ğı)nda yatarkana yüklenirimiş gasayı.. “ilimoon, ilimon” deye ba(ğı)ralak soka(ğı)n gatında ilimon satalak geçinirimiş, şee(hi)r yerinde ne var geçinmeye” dedi gereğiyosa ilimon satalak okut çocu(ğu)nu köyde galsa neytçek, ya çoban ya çiftçi biz “ileşber” deyviriz hani” “Güç bela bir bilet aldım gişeden; Yolculuk başladı Haydarpaşa’dan! Hancı n’olur, elindeki şişeden, Birkaç yudum daha ver yavaş yavaş! .. Birkaç yudum daha ver yavaş yavaş! ver yavaş yavaş” öretmencezim izbar etdi bi yandan etrafdan biz de Cinniye yeklendik “Ismayılın dıkkatı eyi.. okumaya yatgın maşşallah zeyni bek açık” dedik zati çocuk camiden çıkmaz, ezen okur, kii gıraatın üsdüne “hu” deycek gıraat yok hele bi zabah ezeni okur kuu camiye girmeyip garagoyunun gaval dinnediği gibi dinnerdik “okur bu çocuk, evelallah Ismayıl okur” “okumazsa bu çocuk zıyan olur” dedik Allah var ıramatlık yok hinci “Ben o gece, hem ağladım, hem içtim, İki gün, diyardan diyara uçtum... Kayseri yolundan, Niğde’yi geçtim; Uzaktan göründü, Bor yavaş yavaş... Uzaktan göründü, Uzaktan göründü,Bor yavaş yavaş...” bu kasabaya okumaya ğetdi, apdasına namazına gayat dıkgatli maşşallah sınıfını hep birinciliğinen geşdi yazın gene köyün bedafa mazini Ismayılınan hocanın bi işdiği su ayrı ğederdi hoca da “Ismayıl” der başga bişi demezdi, eyi epap oldu ikisi, hep tilavet ederlerdi bunnara geli-ğederkene hoca emmisinin gızını görmez mi “Garibim; her taraf bana yabancı, Dertliyim; çekinme, doldur be hancı! İlk önce kımıldar hafif bir sancı; Ayrılık sonradan kor yavaş yavaş... Ayrılık sonradan … Ayrılık sonradan kor yavaş yavaş...” Dudu; bunun emmisinin gızıydı tabii emme emmi ğızı Ismayılın “beşşik kertmesi” Ismayıl okuma, mamir olma derdindeykene hoca ağzından girmiş burnundan çıkmış, ikna etmiş sonrattan görme döyüs emmisini cömatın ileri ğelennerini Duduya dünür yollamış köye ğelen Ismayıl ayanın tozuynan minareye çıkmış ikindin ezenini okuyup kendince Duduya sesini dinnetmiş, esginki ğibi “Bende bir resmi var, yarısı yırtık, On yıldır evimin kapısı örtük! Garip, bir de sarhoş oldu mu artık; Bütün sırlarını der yavaş yavaş... Bütün sırlarını... Bütün sırlarını der yavaş yavaş...” mazin camiye girip de!, namaza hazırlanıkana Durmuş dayısı durumu fısıldamış mazinin gulana demiş böle bölee, emmininen badaşık hoca emmiyin Dudu da dünden ırazı senin imama Ismayıl, annamamış, dayısına “münafık” deye gızmış İşin aslı da bireş mehesizlerdir hani, yalan deği(l) tam farza başlanacanda dönüp camiden çıkmış.. oğün böğün taha annı sejdeye varmadı. mekdabı da cömatı da namazı da bırakdı.. “İşte hancı! ben, her zaman böyleyim, Öteyi ne sen sor, ne ben söyleyim... Kaldır artık, boş kadehi neyleyim, Şu bizim hesabı, gör yavaş yavaş Öteyi ne sen sor, ne ben söyleyim... Şu bizim hesabı, gör Gör yavaş yavaş” emme sor, cuap beremeyceği şey yokdur asla ne çoluk-çocuk, ne avrat ne ana-boba nutuk okumakda üsdüne yokdur valla nerden bilir, nerden bulur, aklında nassı dutarsın gavırlığı buradan gelir Cininin Ismayılın hele bi(r) de “çoban çeşmesi okusun”, valla ağzı açık galısın su gurnadan akar durmadan akar hatıldan akar hatıldan daşar Söğütlü Çeşme ğibi bak ne deyoru ben de bi resmi var yarısı yırtık on beş yıldır evimin gapısı örtük evlenmedi işde böyle hoca göşdü şe(hi)re bakgal makgal derkene işi böyütdü bilmen yalan bilmen essah başga haltlar garışdırıypmuş sağ olan daa neler görecek dediği gibi dünne hancı biz yolcu değil mi . Hancı / Bekir Sıtkı ERDOĞAN |
hancıya uğruyor yolcunun yolu, devran sürüp gidiyor,
Hancı şiiriyle de yoğunlaştırarak yazılmış anlamlı bir şiir,
hayat öyküsü,
tebrikler,
selâmlar..