Suyun Anlattıkları Kuru ve Kaba
Suyun Anlattıkları Kuru ve Kaba
bu ses kimde kalsa bu ses kimde kalsa, diyor suya en son dokunan kimin kalabalığına katıldık çaputlar bağlayarak hayata suyu en çok kim hak etti mektupların yalnızlığını taşıyan düşman taburu, ben ve başkası. fakat su nedir ilkin bir çocuğun konuşması mı aşktan sonra bir kadının nereleri kalmışsa harcanacak bozukluk rüyasıyla dölyatağında unutulan bir gülün belki hizaya getirdiği son uçurum bir gelini dikerler üstüme istemem ki azmettireyim geceyi varoş soyunukluğumdan kapılar açılan yırtık gümüş sesiyle neden bunca benzetme bakan yağmur şahit olmaz akan kana düşünürüm, duyulmayan için kahırdan bir yol seçince bütün hayvan duygularımı otlatır içimde eski bir yılgınlığı gezdiririm hükmü nedir yumurtanın bilmeli sahip ve kitaplar yakılan insandır her gece umuda bakan kapısı eğrilmiş sesler çıkmıyor ne güne dayansam, ötesinde dünyam kılık değiştiren yağmur ters dönen kaplumbağa küfrederken yerçekimine, örümceğin işine gelir tüccarın bildiğidir kumar sevinci her yatakta bir kadına düşen incir ne zaman dilesem okullar tatil değil kiralık tenefüsleriz birbirimizin belki bilir kuşlar kadar yolları panta rei! mezar kabuklarından ne kadar kısa deriz kısa çöp mü yoksa tabut ağıtlar ardından -kader- mahalle baskısı yokuşa düşen çocuklar tersine yaşar memeleriyle ahlanan kiremit parçasına bakarken denizin ürperdiğini bilir kara gömleğine sardığı çiçekleri avuçlayan su suyun aktığına inanmak için donuk deryaya da bakmak gerekir! Payanda |