Aşkın Cenneti
aşk her çağda yanmaksa
sen e-leyla bense hala e-mecnunum yüreklerde ey aşk eskimiş kaburgaları kırık ve yaşlı göğüs kafesiyle dur dediğimde durmayan aşk dediğimde yanmayan ölmeyi de bilmeyen son nefesti zaman senden bir nefes önce aşkı hissetmekmiş dudaklarda yıkıldı virane varoşlarım şehir ay aşkına doğmalı bu sabah ki senden önce sahib-i hiçtim gözyaşında zerreydim deniz olmayı da öğrendim yakamoza sevdalanmayı da her gece yine sen aşk devrinden gelen iki küçük kuş göç yolunda bulaşmıştı ruhlarımız sen mevlana ben şems iken güneşin narı olduk yol yörüngemizde üç harfte kendimizi bulduk üç harfe esir olduk birbirimize büyüsü kaybolmaya yüz tutmuş rüyamdın ve sonra aşık olmayı öğrendim sana usul usul bir “ah” yankısı çoğalır kulağında senden ne kadar uzağa da kaçsam bir gözünden diğeridir ancak en uzun yolum bir garip leyla olmuşsam mecnunun dilinde ey yar sana zaman uçurdum hicreti gönülden gelsen de bir gelmesen de dönerim aşk diye diye nar-ı beyza gülüşüne sevsen de bir sevmesen de bu düete hayat verene sonsuz sevgilerimle.... |
Yüreğinize, emeğinize sağlık
Dostlukla