Sekiz Kelepçe"Bende sana ait olan her şeyi kelepçele ki, sen olmanın tadı çıksın mısralarımın kokusunda..." -I- Gönlümün secdesi sana ait Mihrabı da Kıblesi de Şahadeti senle başlayıp Senle biten aşkım Mahremine gölge düşecekse Bir gün gerçeğimde Vur kelepçeyi gönlüme ki Senden başkasını sevmesin Çektiği acılara inat -II- Yalnızlığın memleketinden geldim Uzak yol yorgunu düşlerimle Kırmızıydı o diyarda suskunluk Acı kırmızı Kum köleleri yanarken Mecusi ateşlerde İhanet ve ızdırap Siyah atın yelesinden tutup Özgürlüğe koşan ruhları Öldürüyordu Her seferinde bir avuç büyü ile Yorgundum ve sana sığındım Korkularımdan arındım Kırklandım Kemale erdim Acıdan şerbeti bal diye içerken Kırık kirpiklerim sızlardı her seferinde Ben susardım An sana giden yolun bekçisiyken Beklerdim zamana inat Susardım Görmezden geldiğim günahlarımla -III- Saçları ağarmış gönlümle Şimdi buradayım Yanında An’dan ve zamandan hesapsız Kıymeti kirli ellerimin nasırı kadar büyük Sevaplarımda var koynumda Saklı bedelin mayhoş meyveleri gibi Koynumda Hala sıcacık Hala inatçı yeşermek için Günebakan nasıl huzur bulursa güneşte Salıversem hepsini Senden ayırmazlar gözlerini Sana bakar Beni bulurlar Bana bakar Sen olurlar utangaç gülüşlerinde -IV- Prangadan yüksünmeyen bedenim Bilirsin ya sırrını her birinin Sekiz kelepçeyle bağlandı sana Sana Yandığım varlığına Ömrüm hibe Bir günlük aşkına Sakın bırakma At anahtarlarını Dipsiz kuyulara At ve mağlup savaşların Muzaffer mızrağı gibi Sana teslim edeyim Ruhumun kalan günlerini Huzurla... |