Belek
Ne sensin yazmak istediğim, ne de aşklı cümleler
İçimde biriktirdiğim hıçkırıklarım var benim Bir parça nefret, bir parça pişmanlık Uzak bir kentin soğuk şehriydik Bense savruldum Sahte dünyanın, yalan ülkelerine Hani kor düşer ya bağrına Yakar kavurur Sus dedim gözlerime, akma yok yere Acıma dedim içim, beni eritme Günden güne canice Bazen siyah olsa da sayfalar Beyaz yazmalı kalem Tüm kirliliklere inat Kaç bıçak yarası kanatır Kaç zifir zehirler Ne yok eder ki insan kisvesini taşıyan canlıları Yalandan başka Düşünüyorum Toprak kabul edecek mi, gönül fakirliklerini Dilden çıkan söz çoktur Lakin yerini bulan yoktur Boş laf ne çok yer doldurur Gönül sarhoşluğu Kendinden öteye gidemezken Üstü başı zulüm olur Şah olur mat olur Aynaya baktığında gülümseye bilmektir insan olmak Yalansız, riyasız Kendi olabilmektir gönül yaralamadan, hayat yok etmeden Bilmektir, ardında enkaz yerine Acısız yaşayan canlar bırakmak…. yüze bakmayla anlaşılmaz sözlere akıl sır ermez kirlenmiş tüm duygular, körelmiş insanlar sahte gülücüklerle bezenmiş hayatlar Seyrine doyum olmayan bir filmi Korku dolu sahneyle sonlandırdık Şimdi bütün afişlerde Silik harflerle yazıyor adımız İnsan, Umuda yol olmalıdır Ötesi berisi budur S.Ç |