nostaljiEl ele yürüdüğümüz caddeleri arşınlıyor belleğim… Vitrinlerine yapışıp kaldığım mağazalardan içeri giriyoruz Sen bir taburede oturup kollarını kavuşturuyorsun usulca Ben kabinle ayna arasında mekik dokuyup Kavga ediyorum kendimle Tezgahtarlar biraz yorgun, biraz ilgisiz Uzaklar kavak yellerinin coşkusundan -Bizden habersiz- Kararsızlığım komik geliyor sana Bacaklarını uzatıyorsun çelme takar gibi Üstünden atlıyorum fark etmemiş gibi Biraz tartışıyoruz kasada Sonra anlaşıyoruz bir hamburger ve kolaya Suya para vermenin abes olduğu zamanlar bunlar Her çeşmenin başında ya ellerimizi yıkıyoruz, ya ağzımızı dayıyoruz musluğa Bazen ayakkabılarını yıkıyorsun Kızıyorum: -Abdest de alsaydın!- Cami bahçelerindeki havuzların fıskiyelerini seyredip patlamış mısır yiyoruz Caddelerin gürültüsünü kısıp renklerine odaklanıyoruz bir süre Doğacak çocuklarımızın göz rengi hakkında tahminlerde bulunuyoruz Cinsiyet konusunda ayrımcılık yaptığımız için ayıplayıp kendimizi Aklımıza gelen ihtimalle sarsılıyoruz Son otobüsü yakalamak için koşarak gidiyoruz durağa Cam kenarını sevdiğimi biliyorsun artık ve bana bırakıyorsun gökyüzünü Başını omzuma Gelecek düşlerimizin hızına yetişemeyen otobüs camına yansıyan Bir biz Çokça siz Kim bilir kaç kişiyiz hülyasına uyanan! olgun hoca’ma çok teşekkürümle... |
cami çeşmelerine dayanan dudaklarla
kola ve hamburgerlerle buluşan dudakları aynı zamanda harmanlayıp
umutların güvertesine bırakmış..