Gözlerden uzak bir öykünün kapısını aralıyorum Fikrime yıllardan kalma bin hasretgülümsüyor..
Parmaklarım pencere pervazına yöneliyor.. Ama hayır, sırası değil şimdi dışarı bakmanın. Henüz duvarda yankılanan bir geçmişin fısıltıları yağarken Sırası değil şimdi kirli sokaklara akmanın..
Umutları taze bir kahramanın ellerini avuçluyorum Omuzlarıma eskitilmemiş heyecanı ilişiyor..
Yürüyorum ardıma bakmaksızın ve aldırmaksızın kısılan seslere.. Usulca süzülüyorum temiz gülüşüne. İçimden coğrafyalar geçiyor birer birer Derken Ebruli düşler doğuyor perdelerden, cemresi düşerken şarkılarımızın..
Dilinden sevi eksilmeyen bir babanın saçlarını okşuyorum Çocukluğumun masallarından çıkıp geliyor..
Ayaklarımda korkusuz nehirler yarışıyor o vakit ve ben uzun bir kederin öksüz yüzünü adımlıyorum. Geçtiğim koridorların her biri sesleniyor ardımdan, __Anne, gitme.. Dönüp eğiliyorum ağladığın gecelere.. Alnına şiir kondurmak ne güzel şey canımın içi, öğreniyorum, fırtınalı akşamlardan..
Yüreği vurgun yemiş bir adamın, onsekizinci kulacındayım Acımasız hayatın dibine doğru kanat çırpıyoruz..
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Martılara Eş şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Martılara Eş şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Biliyor musun, selviyle süsenin hürriyeti neden dillere düştü, neden yollara yayıldı? Süsenin on dili vardır, ama gene de susmaktadır; selvinin yüz eli vardır, gene de eli kısadır, bir yere uzanmaz.
Şiir ince ince , nakış nakış dokunuyor insan yüreğine motif motif süslüyor tüm güzellikleri.Yüreğine,ellerine sağlık değerli şaire ve şiir seslendiricisi .Saygı ve selamlarımla.
geçmişe özlem insanı çocuk haline geri döndürüyor.. 'büyüdükçe küçülürmüş insanoğlu' geçenlerde okumuştum bu sözü ve bende tek anlama sığamıyacak kadar geniş bir yelpazeye sahip oldu.
yılların kapısını araladığımızda gerçeğin düş ülkesine batırdık yüzümüzü.. aralıktan ne kaldıysa geriye karlı akşamlar topladık avuçlarımıza.. okul yolunda gömülmeye teslim ayaklarımız.. üşürdük elbet, gülücüklerimiz de/sen mevsim mevsim bereket..
Biliyor musun, selviyle süsenin hürriyeti neden dillere düştü,
neden yollara yayıldı? Süsenin on dili vardır, ama gene de
susmaktadır; selvinin yüz eli vardır, gene de eli kısadır,
bir yere uzanmaz.
Der Hayyam.
Tebriklerim kalsın...