Yüz yıl yaşamak“Yaş otuz beş, yolun yarısı eder” Böyle yazmış, Cahit Sıtkı Tarancı. Ya da yetmiş yılı, etseydi heder, Anlardı neler dost, neler yalancı, Düşmanca gördüğü, aynalar ne der? Ne yıllar vefasız, ne gün, ne gece, Çirkinlik hayalin gözdeki pası Olmayacak düşler, vehim sadece, Ölümden ağırdır, dirinin yası, Unutulur mu hiç, üç harf tek hece. Yivler derinleşmiş, daha oyulmuş, Saçsız başındaki, kellik ayazı, Canı örselenmiş, kanı koyulmuş, Ses telleri titrer, çıkmaz avazı, Devaya aç susuz, derde doyulmuş. Bir bakmış, diyabet, tansiyon çıkmış, Tümsekler dağ olur, gidemez düzü, Fersiz bacakları, yaşlılık yıkmış, Daha da değişmiş, eskiyen yüzü, Ağrıdan, sızıdan, canından bıkmış. Geri dönmez giden zamanlar geri Çok şeyler değişir, renklerde solar, Değişmez bu kural Âdemden beri, Dünya canlılarla boşalır, dolar, Zira beş on günlük, bir konak yeri. Damlayı görmeden, gözümüz çayda, Üstüne üstelik vebali çoksa. İsyan artıyorsa verilen payda, Ölüm ötesine azıkta yoksa Yüz yıl ömür olsa, değer mi kayda. Ecel ayırmıyor kuruyu yaşı, Azrail kanadı er geç çarpıyor Nefesiyle rızkı, ekmeği aşı, Ne biraz eksilir, nede artıyor, Belki nasip değil, musalla taşı Ölünce uyanır birçok insanlar, Yazık ki o zaman iş işten geçer Mutlak hesap verir bütün vicdanlar Akıbet ne ola kim, nasıl seçer? Herkes anlar amma, çokta geç anlar 07.04.2013…Mustafa Yaralı |