ince ayardenizden karaya vuruyor martılar yağmur gelecek dalları basacak incirin göğeren güzelliği başımı kaldırıp bakmak istemiyorum bekliyorum yerin çekimini bekliyorum göleklensin önümde kara da olsa bulut ünlesin koygun sesiyle ’’cam !’’ diye saçak altında çiğsesin güneşin sarartısı urgan urgan dolsun insan sokaklara tıkansın rögar kapakları sabahların güzelliği tıkansın güzelliği kuşların açılsın kalemin kağıtla kesiştiği ufukta haziransız temmuzsuz ağustossuz yazı yeniden de yağar da eskiden de yağardı yağmur uyur kalırdım kuzinenin yanında kediyle bir üstüme inceden bi örtü atardı annem uyuyan üşür derdi bilmezdim uyuyan mı üşürdü üşürken mi uyurdu insan saçlarımdan parmakları geçerdi dinlerdim mermer heykeller gibi ben başımı böyle bir günde bıraktım var belki beşbin yıl kalsın yarı uyanık uykuda sığırcıklarda dalgalanıyor med cezir yağmur sonrası cayır cayır bulutlar kalkayım toplayayım aklımın saçıntılarını nemi silip havadan ince bi ayar çekeyim daha yazacak satırlarım var |