ince belli bir çay hikayesi
birazdan
saçkırımın kenarına iki tabure bi masa masaya radyo radyoya türkü bi kilim bi semaver biliyorum elbet uzayıda aştı çağ ama değişmeyecek elbet çobanyıldızı yine omurgasız kalacak bekleroğlu ak gürgenin altında kendi sularında büyüyecek nilüferin buğusu bu gün yarına çıkmak yasak zorlarkenki cama çarpan sineğin kanatları vurdum aklımı uçurtma kuyruklarına ipin ucunda durduğu gibi durmuyor meret yalpalıyor ak bulutlara ne ki serçe ne ki kırlangıç haylazlık çise çise bi çay çek kendime semaverden suyu kaynat doldur ince belli bardağa oldu mu sema az da akşam kızılından dem ver sema işin aslı bu olsa aslı mihmanım olsa besbelli öğlen sıcaklığı soğuruyor aklıma kesip üfürüğü bıraktım teyyareyi yüzükoyun karıncalar direniyor toprağa narin ayaklarıyla |