SENSİZ BU KENTEAkşamın karanlığı çökünce bu sensiz kente Bir kurşun soğukluğu yerleşir kalbimin en derinlerine Ve usulca ıslatır kirpiklerimi, gözümden süzülen her damla Bir şafak doğsun ister, gün artık aralansın ister Yüreğimin eşiğinden sızan rüzgarlar dinsin ister Güneşin doğmasıyla ısınır sanma yokluğunun yeri Kanrevan olmuş sensiz tenimin teri Zifiri karanlık çökünce bu lanet kente Buz kesilir, hasretinin dinmeyen saatleri Hani üşürya yürek, adeta buz kesilir Bir yokluğun koynuna sarılıp ısınmaya çalışırya İşte o zamanlarda, Bu kente yağmurlar yağar, göğü delercesine Ben o yağmurlarda ıslanırım sanma Ben o yağmurlarda boğulurum sanma Ben o yağmurlarda gökkuşağı olup doğarım Sen’in bensiz dünyana Alaca-karanlık çökünce sensiz bu kente Bir hüzün yerleşir yüreğimin en kuytu köşesine Sonra bu karanlık kenti ay terketmeye başlar Yıldız’lar da bu kenti terketmeye başlar Davetsiz bir misafir gibi yokluğun yerleşir Şafağın sökmesine ramak kala İbrahim DALKILIÇ ( 29/03/2013 // 22:25 ) |