Bir Tel Saçın Olsahangi yarama merhem sürmek istesem elim tuzdan öteye gitmiyordu belki kendimi güneşin doğuşunu görürüm diye gün doğumuna açıyordum yürek kapımı aslında bilmediğim onca şeyler vardı ki elimi tanıyamaz olmuştum yüzüme bakamaz olmuştum güleç yanımı kaybetmiştim sevinçlerim kirli bakıyordu yarınlara puslu bir pencere ardında serçelerle göz göze gelmek bile günlerimi alıyordu hangi yarama merhem sürmek istesem elim tuzdan öteye gitmiyordu kendi kendime hayaller kuruyordum hayallerim hep sana çıkıyordu sen bir uçurumun kenarında duruyordun kansız bir ceset gibi öldürüyordun beni ve sen gittiğin zaman özlemler ayak izlerini bırakıyordu her defasında yüreğim derin yaralar almışçasına kan kan susuyordu dilimdeki senli umutlar ıssız sokaklar geçiyordu gözlerimin önünden oysa kalabalık bir şehirde yaşıyordum senden bir parça arıyordum sesin olsa diyordum yada ellerin olsa göğsün yada dudakların hiç biri yoksa bir tel saçın olsa diyordum koysam gönül heybeme saklasam sensiz öleceğim ana kadar ölsem sonra orda kalsa senden bir hatıra senden bir parça sevdanla benliğimi sarar gibi orda kalsa hangi yarama merhem sürmek istesem elim tuzdan öteye gitmiyordu senden habersiz senden uzakta senden yaralanmış bir haldeydim göğsümde başını düşlediğimde hissettiğimde avucumda sesinden bir türkü yüzümde gülücük olup bir çocuğun hayallerinde seni buluyordum öyle sığınıp gönül sofrana bağdaş kuruyordum yüreğimle dünya kadar büyük bir gökyüzüne sarılır gibi sen göğsüme konan bir şiirde hayatın ta kendisi oluyordun ve bir ekmek kırıntısında bir karıncanın açlığında buluyordum seni sesin olsa diyordum yada ellerin olsa göğsün yada dudakların hiç biri yoksa bir tel saçın olsa diyordum koysam gönül heybeme saklasam sensiz öleceğim ana kadar ölsem sonra orda kalsa senden bir hatıra senden bir parça sevdanla benliğimi sarar gibi orda kalsa ibrahim dalkılıç 07.05.2021 21.10 izmir |