Kanadı Kırık Bir Şiir
kanadı kırık bir şiir
soğuk bir oda sağır bir bulut yalnız bir adam ve yalnız bir kadın özlenen bir mutluluğu arıyordu yine göğsümde siyah bir bulut upuzun bir bekleyiş zamansız ağrılar düşlerde gezen güneş ötesinden gelen rüzgar ötesinden gelen idam ötesinden gelen dar ağacı ötesinden gelen sensizlik ötesinden gelen bensizlik ötesinden gelen bizsiz bir yarın rotasını kaybetmiş bir tekne kulakları sağır eden bir çığlık çöl ortasında kalan bir serçenin açlığı ve gözlerimde bel altına inen sancılar deniz dalgalarının vurduğu bir duvar sokak ortasına düşen yalnızlık ve sokak lambaları ve sisli perdeler ve it gibi titreyen dudaklarım ve gözlerimdeki korku ve rastgele gelen bir kapı gıcırtısı bel kemiğime düşen kanadı kırık özlemler sonra duvarları yıkmak sokakları ateşe vermek kent kent yakmak özlemleri dilden dile şarkılar söylemek kulaktan kulağa köprüler kurmak dudaklarımda bir kadının kırılgan saçları dudaklarımda bir kadının öfkesi dudaklarımda bir kadının sessizliği dudaklarımda bir kadının gözleri dudaklarımda bir kadının içindeki çığlığı sessizliği, yalnızlığı, çaresizliği şimdi karşımda duruyorsun şimdi karşımda ağlıyorsun şimdi karşımda özlüyorsun ne zaman boynuna sarıldım ne zaman gözyaşlarını sildi parmaklarım ne zaman saçlarını okşadım ne zaman göğsüne uzandım ne zaman sen oldum ne zaman sen koktu göğsüm ne zaman sana bulaştı ellerim sonra hiç durmadan ıslık çalıyordum ben ıslık çalarken senin adınla çalıyordum sen kadar gerçek bir düş sen kadar gerçek bir umut sen kadar gerçek bir yarın sen kadar gerçek bir mutluluk gibi kanadı kırık bir şiir soğuk bir oda sağır bir bulut yalnız bir adam ve yalnız bir kadın özlenen bir mutluluğu arıyordu ibrahim dalkılıç 21.05 izmir 20.02.2021 |