SEN
Antik bir kentin giriş kapısıdır yüzün
Bütün lahitlerde senli bir hüzün seslenmesem hep mi uzaksın? yazdığım kadar ömrüme dolan sevgili.. zaman sarmalımın iki ucunda sen tüm kalabalıkların tenhasında köşe bucak saklanan sen ruhuma rutubetini vakfetmiş damla damla duvarlarımda sararan sen korkarım aralanacak pencere kahır kokulu odalarımdan sızacaksın tarihin hangi yalan yanlış bir yerinde kuş uçmaz kervan geçmez yüreğimden ıssızlığın bağrımda bileylesin hançerini sükutum sadakatimin arzıdır usul usul her susta sen. Antik bir kentin giriş kapısıdır yüzün Bütün lahitlerde senli bir hüzün Bir nehir gibi yüreğimde kıvrım kıvrım Bilmem kaç asır daha akarsın? Diyorum ki, Gidenler kalanların yasını omuzlasaydı Günün heybesinde taşıdığı hep mi karanlık? Geceler boyu aynalarda sırıtırken heybetli yalnızlım Sırdan ince ince süzülen sen Ve hep merhametlisindir Rüyalarıma yıldız dökersin allı pullu Her yangında alevlenen Her kıvılcımda sen Bitmedi hala ve hala Bin ömür tüketen bir bilmecenin Esiriyim sevdanla Her soruda her cevapta gizlenen sen! Harfin hecenin secdesi sen, kıblesi sen Aydınlığın karanlıkta gizlenişi sen Yokun varda hislenişi sen Dört mevsim bin iklim vaadeden Her düzde her yokuşta sen Altın varaklı kitaplarda umuda açıl yaprak yaprak ve beni arama nerdeyim Korkunun umutta kayboluşu ben Aşığınım , Umutlu umutsuz her düşte ben Dağlarımı kanatlarında taşıyan serçe Kirpiğinde kaşındaki histe ben Süzül bu kahırdan gökkubbede Efkarın değdiği bir bulutla söyleşen türküde ben Ve sen vefa Gecenin orta yerinde dilime dolanan ahta sen Vah ta ben… Hakan Zengin ... |