Kırk Yıl Sonra -66- Abamın Düğünü /
Ismail gözyaşları içinde
’yıllardır cebimde..’ diye uzatınca ’bende de var öyle bi kıyat’ dedim yüklüğü endirdim sandığın beceğindeki kına çıkısının gıranındakı kıyadı uzattım “-meh ” gardaşım askere gederken sakla deye verdi öyle duru okumam yazmam mı mar benim .. Allah var ya ne yazdığını az çok bilsem de bunu ona vermem ilazım dedim herkeş bi kendi çekdiğini bilir her goyun kendi baca(ğı)ndan assılır dedikleyin aldı okumaya başladı “-a(ğ)lamayon yavrım ağlamayon allı duvaklı gız çıkarıyon neye a(ğ)layan” dedi bi yandan gözlerini sildi bi yandan da söylendi ıpıslak oldu yenleri garib ebem “-işallah hepinizin mirivetini görün” .. “-kendi başına getmesin” deye beni de arabaya bindirividi seviniyodum Allah var ya ik diba bi tatar arabasına bindiğime gene de ebemden alamadım gözlerimi, “dağılıp gediyoz işde” gaşla göz arasında düğürbobanın verdi(ği) atbaşı parasını sıkışdırdım eline “düşürün müşürün olur ya” hemi de ebem dedikleyin “ben netçen parayı” ebecezime ilazım filen olu(r) neneyen, guşa(ğı)nın arasın sıkışdırdı hemen halinden memnin ebem ARKASI YARIN RESİM İÇİN SN OSMAN ŞENOL’A TEŞEKKÜRLER |
Gerçekten farklı bir anlatı, farklı bir yöntem; ama hepsi ustaca. Üç yıl Burdur/Bucak/Karapınar köyünde öğretmenlik yaptığım için yörenizin o güzel, sımsıcak şivesini iyi biliyorum. Dizelerde de cuk diye oturmuş hepsi. Emekli bir Türkçe öğretmeni olarak çok etkilendiğimi söylemek isterim. Öyküsel (dramatik) şiire güzel bir örnek. Diğerlerini de okuyacağım büyük bir beğeniyle. Sizi candan kutluyor, güçlü kaleminizin sürekliliğini diliyorum.
Şiirim için yaptığınız olumlu eleştiri için de teşekkür ederim. Aslında şiiri duygusallıktan öte pek kullanmam, ama arada bir doluyor insan.
Saygılarımla...