ZAMANE GELİNİ
Tapusunu aldık taze gelinin,
Edep hanesinde kayıp paftası. İlmi aciz kaldı en çok bilenin, Bulamadı memleketin softası. Yazdıkları okunmuyor delinin, Ne dediği belli değil dilinin, Ölçüsü yok, tartısı yok elinin, Kaynanaya kötek atar haftası. Öğüdünü evde vermiş hocası, Kaynana kim? Kimin iti kocası? Sebep kimse yansın evi, bacası, Altın olsa neye yarar koftisi? Uzaklardan düz gösterdi yokuşu, Geldi, ne huzur bıraktı ne huşu, Ele bülbül gibi evin baykuşu, Tezeneyle yakalanmaz güftesi. Uykusundan ayılmaya üşenir, Yatağında bin bir hinlik düşünür, Kapısına “tık” diyene döşenir, Yeğin olur uyuz atın çiftesi. Aç karnına dudağında tütünü, Surat asmak bildiğinin bütünü, Öküz olsa yarım koyar çütünü, Deli dana, kulağında yaftası. Temizliği paçasından süzdürür, Süslenirken aynaları küstürür, Besmelesiz, sıfatından sezdirir, Böyle olur mundar etin köftesi. Geceleri dekolteyle düzenir, Bakkala giderken bile bezenir, Bu soytarı ecnebiye özenir, Beresinden ayrı durur neftesi. Hangi bardan kırıp gelmiş kendiri, Erken dikti ocağıma inciri, Paristen’mi getirmeli zinciri, On it eder fiftisinin fiftisi. Pusturmuş oğlanı boynu kopası, Nefes aldırmıyor, şişe tapası, Bir de doğurursa eşek sıpası, Vatikanda olur herhal vaftisi. Gelin aldım, ciğerimi yak diye, Vitrine koy döne döne bak diye, Almak kadar boşamak da hak diye, Fetva verdi on beş ilin müftüsü. Ettiğini kucağında bulası, Gün görmeye saramadan solası. Yere girsin böyle olmaz olası. Dirisinden hayırlıdır meftası. |