Dalgın Gölün Şiiri
dışarısı yağmur
elimde çay bardağım pencerenin önündeyim bir dal sigaram kalmış elimde birazdan içimin en kuytularına çekeceğim duman duman seni dörtnala kendime çocukluğumu hatırlayacaktım, senden başladım imkansızlığa göğsümün bahçesinde yıldızlar ağlıyor ince ince kurutuyor dilimi sessiz bir deniz sabrımı tüketeli daha bir dalgınım daha bir geçimsiz sarışın bana eskimişim gibi bakıyor ay dolunay insanın ruhunu okur demişti kuşlar göbek adı hülya olan küçük kız onun masalını büyütemediğim için bana küskündü umursamaz gibi yaptım yalnızlıkların yüksekliğine baktım gerginliğimi öğütürken odalar, balkona çıktım kirpiğimin ucuyla tanıştı yağmur sıkıntısı durdukça çözüldü uçurum yaşım helâlleşip ılık bir sızıyla gelmesi geciken bir sevgili gibi sevecen bir düşe yollandı sözüm aklımda hapisti gözlerim çocuktu kahkahalı yerlerini düşündüm, ağaçlandırdım parkları yüzlerce dansın elemi terketmesiydin ayaklanmaya çıkmış yazgıları topladım dedim ki, dudaklarında birikmeli esmer adamın bir isyanın karanlık örtüleri yırtan utanmazlığıyla bin asırlık cinnetim çırılçıplak sana baksın istedim aklım göl diliyle konuşuyordu seninle çocukluğun duydu çölü yapayalnız geçip beyazlığımda durdu son sigaramı yakarken çözdüm ruhumuzu ben bir göle, sen kitaplara saklanmıştın kuytumuz fısıltıydı, gövdemiz fırtına kendi kendini tüketirken dünya bakir bir hüznün komandolarıydık ve elbette hafızamızdaydı nilüfer kokusu gel, sarıl bana çocuklar şarkısız diye bak nasıl sessiz gökyüzü suyla birleşirse şiir, anlamsızlık unutulur konuştururuz sonsuzluğu... |
süper olmuş yüreğine sağlık