Çağrı
insan
gurbette bekleyen bir oda pencereye çöken gölge, sızar bir başka masala en uzak hatıra, kalbin kapısı açık sana gökkuşağının kapısını kapattık renklerden konuşamayız parmaklarımızı daldıracak mavimiz de yok işte tam burası sessizliğimiz dalgınlığın anıları ne söyler ağrıyla yama arası ne çok deniz tükettik, ne çok dip bir vurgun daha yesek yüzümüz boşluktan tükenmiş gibi ağlayamayız düşlerde dillenir, inleyiş yanaklarımız da kızarmaz biraz çoğalmak için halaya durduk yer aradık uzun havalarda kısalmadı kışlar hüzün sokağında kaç bakış sırrına sustu tenin altında gizlenen kalp sahipsiz değil, yalnız ruhun masumdur yağmuru, buğdaydan yapılmış bulutu göremeyiz yine de toprağı ey insan düşlerin bir kenarında varsın sen hep kırıklık ve kaygıyla çağrılıyorsun hayata yürümüyorsun,,, kalk ve git... |