Dillendirme Barikatı
Dillendirme Barikatı
sıvazlanacak gecenin sırtı anlat denilecek rembetiko kuyularında pazarlanmış ışıkları saatine yabancı akrep kalbine sancı âdem yoluna ters pusula anlatımı zorlaştıran köpüklü kuş sesleri yerden çekilen gözler ağıt tutturan bakışlar ölümü geciktiren ten ölümü getiren sevdâ kimsesizliği ufuktan anlayınca kesilirmiş ortasından suçun bildi bol yağmurlu başları içten çürüyerek donmuş köprülerde lahitlerle süslenmiş evrende mağarasında kaldık başkalarının at ilk insanın şehvetini belirledi ilk insan ağzına yalan komadı çıplaktı esinlenmenin doğa savruluşları kânuna uygundu toprak en sivrî heyulaydı ıslık çalınca bile gelmeyen acı ilkin pencerelerden baktı biz göğün kusmasını bekledik çıra yakardık, tütün çiğnerdik nerede bir kız görsek otlanırdık berrak sular için çün, adamı sevmek getirir cehennemden nurluğa sayışmaz bulutlar arasında kim önce boşaltacak yükünü hayat ilmeğini hırs eden boğa akşam yalnızlar kanlanınca olan olurdu olan olurdu da arzulardan değil kader, bu büyük tarlamızı biçerdi harap ederdi korkuluğumuzu arardık ilân verirdik asardık çardaklara çay kokumuzu ilk ötüşümüzü geri isterdik tozlandı örümceklendi örselendi sesimiz kutlamak için bayramları deli acılarla geldik biz dostlarımla ümit etmezdik umutla bakmayı uçuruma ya düşerdik ya tutunur eski kopmuş yapraklar sonbaharımızı kallavi kudurtur du du da dur! gitme dediysek eğerleyemedik yalanlarınızı siyah arsızlığınız çekmedi ilgimizi çıplaktık soyununcaya kadar da çıplaktık ölünce de çıplaklığımızı anlattık çocuklar ve deliler dinledi bizi insanlara anlatamadık şiir yazdık, tütün çiğnedik ayna saklattık, sevgi otlandık ilk insanın yalnızlığını yaşadık! Payanda |