Sessizce Emzirilmiş Düşlerim
Annemin emzirdiği bir günah mıydı keşkeler
dilimden dökülen bu kaçıncı ürkek günaydın kaç pazar sabahına sarhoş sen kalktım bilinmez bir menekşe kokusu sarmış ortalığı sensizliğin verdiği türetilmiş ölüm mü bu boğazıma takılıyor şimdi hüznü sen kokan caddeler nefeslerimden kaçıyorum , tükeniyorum adımlarından tanıyorum artık ihanetleri , sesler bozuyor içimdeki bu gülleri dağılan kaçıncı özlem , toparlamaya çalıştıkça yok olan bu üşüme hissi saçlarının kokusunda kalan mezarlıklar dilimden dökülse de bu uçurum düşmeye tek kişi razıyım kendi dilime çelmeler takıyorum , yanaklarının yamaçlarına düşüyorum kirpiklerimi kapatıyorum , boğazıma hüzünler doluyor konuşsam bir gülümseme bıraksam annemden yadigar sana emanet mahremine kabul et adı üstünde benim sana günahım küflenmiş uçurtmalar maviliğinde , sığ bir yapmacıklık şimdi hangi kağıda yazsam sarartılmış bir son/bahar çarpar alfabe dahi kabul etmiyor bu şirke koşmuş dudaklarımı dilimde bir firavun kadar suçlu , kendi içime Musa büyütüyorum Dizlerimin üstüne düşmüş yüreğim ölecek biliyorum kavruk bir gecenin sırtında , koşturan bir caddenin hayallerini sırtlayıp yüzünde eskittiği şehirleri zamanın dehlizlerine , bir selanın sesiyle gözlerinin repliklerine ölümler sunarak gidecek şimdi biliyorum kelebeğin kanatlarında kalan dualarım üç günü tamamladım Sevdası baş ucuna dikilmiş nüshalarım , ismini unuttuğum Gözlerimde bıraktığım bedeli ödenmiş ayrılıklarım hişt ... Rahat uyu keşkelerle emzirilmiş düşlerim Muhammed YALÇINKAYA |