Sokağımızda kuzu bağırsağından poşetler görmüşler yalan söylemişler
kansız bir sevişmek, ne kadar bizi anlatır bu sefer bir ömürlük yara bırakmalı renkler ısırırsın, orası iman tahtasına giden yoldur sanki kutsal mekanı dişlerinin, ıtır ıtır tükürdüğünde morlaşır
arzurum ketesi ellerinin tuzu az kalsın kıtlama hayal kırıklıklarını unutabiliyordum ne kadar sevmesem de bizimdir gelenesekler yanılgılar yorganın içinde çırılçıplak
poliüretan kokar nefesin başın döner, yorulmak yıkanan duaların amini ’bırak beni, bu kaçıncı sefer sanki mübadele yıllarından kalma bu haller şu çıkardığın siyah çamaşıra kadar konfeksiyon atölyesinden ucuza çıkar’ sayıklamalarının hesabına, tutmam gerekir ellerinden nefes alamıyorsan dudaklarını bana bırak
gözlerin kayar en ıslak taraklar saçlarından kayar kağıt arası mızıka konserimde kalbimin içinde uyuyan küçücük kalp ağrıları hülyalanır ak bir yüz kalır gözümü kapatmadan önce azar azar Acaristan’ı tutamayız sayıklı kasılış kesintilerinden
cümle kurmamı elbette bekleme çarşaf dilini gördükçe dağılır maviliklerinde hiçbir şey aynı harflerden sevda yazan tüylerin kadar memnun kalmaz batan kaptanın sakallı oğullarını nöbete çağırdığım sürünmelerim gibi boğazına tırnak atar kaportacı ellerim
at kişner sahranın bahtsız bedevesi olur tam da o vakit sırtının yamasında bir doğum izini bebekler pembeliğin emekleyen gümüşün mısır tanrısına şirk koştuğu sancılarda sezara taraf tutulur un beyazı göbek mahallesi tuzsuzdur, kanını beklerim usul usul
sevgilim en ereksi ibn setrinde gözlerin kaybolur erkeksi bir sarılmaya çekersin bileklerini bileklerin ney kafesi, aşkın çektiren damarı bilemez kadınlar, anlamazlar, kabul edemezler her kadın da aslında bir travma eseri
murat nehri donmuştur artık hangi tünele bakınsam, griye boyanmış asfaltlar pembelenir ışıksız daha derindir göğsünün delişmen kutupları hep kuzey, hep kuzey erkeğim
az ar tebaa için şerhidir üşüdüğün o an, kokun beyz alanır iken sürmen misali kahverengi gözlerin frengi hırıltılarıma merhem gibi alamazsın artık kaşlarını çatık kaşlarımdan bir kaç kat sayı öpücük liğmelenir kağıdıma meramistanda fistansın iliklerime değin komşularımız hep iyidir aslında
ne fes takılırsın saçlarımda ş ah dam arında kanatlanır kuşum akar bulutlar yakılır eski fotoğraflar kusulur o çok ekşi şaraplar di şehla mi tinin uykudan sevişgenliğinde lanetlerim sevişmekten başka nakaratları uyumak dışında
bilsen de farzdır seviyorum demek görmesen de ellerimi kasıklarında bu Sevgililer Günü mastürbesidir en güzel hediye terlerken miracle kılıklı sıvışganlar haramdır bize
uzatmaylım ki gomları patlattığımız hasret komalığında öp sevgilim öp koltuğumun altından duracağı yok yoksa şu kancık dünya
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
sg mastürbesi şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
sg mastürbesi şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
şiir, şiirdi işte.DERİNLİĞİNİ DERİNDEN HİSSETMEYE, NE DENLİ DERİNLİĞİM, SORU İŞARETLİ. duyguların,imgelerin,günlük yaşamın ve hayallerin tam ortasında,bir o kadar da uçurum kıyısında.kISACA ŞİİRDİ ANLAYANA KADAR OKUNASI,EMEK VE YÜREK ÇABASI. kUTLARIM.
Günün şiiri değil.hatta bu şiir değil. Olsaydı, Mesela sitede şunu gördüm,yazılan şeyin eklenmek saati on yedi kırk dokuz,saniyesi otuzlar.eklenen yorum.on yedi elli saniyesi elliler.yazı birkaç sayfa hadi onu geçtim yorumcuk iki üç cümle.
Takıldıgm bu değil.hani nerde onlarca yorum ve beğeni.?takıldıgm bu da değil.
duyguların,imgelerin,günlük yaşamın ve hayallerin tam ortasında,bir o kadar da uçurum kıyısında.kISACA ŞİİRDİ ANLAYANA KADAR OKUNASI,EMEK VE YÜREK ÇABASI.
kUTLARIM.