Kırk Yıl Sonra -26- Sulf
.
“-belki bilisindir belki bilmezsindir ya(hu)t da unudmuşundur emme ben hiş bi zaman unutmadım bizimo(ğ)lan” .. bizim çobanıkana o şerefsiz, dutmuş emmimin garısını gaçırmış, isan “ekmek yediği gaba” sıçar mı elinden ekmek yediğin garıya yan bakılı mı emme böyle şeyler oluyomuş demek başına gelmeyen ne bilsin Allah can düşmanıma gösdermesin o zamannar atda da, itde de, avratda da keramet varıdı kimin aklına geli(r) evinden yallanan köpek namısa yan baksın hı? emme akla gelmeyen başa geliyomuş Allahın onaracağı, bobam esgerde, ben beş altı yaşlarında emme var emme yoğun Miyeser gellebam da yedi köyün gözeli hani ta öyle gabadayıydı üç o(ğ)lan bi de bobaları zopalaya döğe-çarpa guşağındaki altınnarı tolun kapı arkasına gömüp üsdünü sıvayollar bi ğözel de aşırıvırıyollar Akşe(h)er yüzüne Sarı Ağalar öyleynen ağğa oldular işdee önüşden baya bildiğin onun bunun çobanıykana "ağa" deye nam saldılar Gaziri’ye dedem hankı birine yansın, üsdüne üstlük bobam da esgerden dönmedi mi gambır-gambır üsdüne gari gaymakam göya sulf etdi n(ih)ayet emmimin o(ğ)luna onnardan bi gız verdiler gerçi hani içimiz de almadı getti “sarı gelin”i emme zavallının ne suçu-günahı varıdı o da yandı emmim de Emmimin Melit de ARKASI YARIN |