Kırk Yıl Sonra -25- Hınç /dbirazda konuyu değiştirmek için, “-hepsi bir yana da, Mustafa abi her oyunu senden öğrendim kabul, tabii altmışaltıda kağıt çalmasan, her oyunda “işine gelen kuralı koyma”san, dominoda istediğin taraftan çekmesen tavlada zar tutmasan, zarı kapıp! yalan yere yemin etmesen, tavla beşte biter deyip kapatmasan ben beş alınca burası köyyeri biz köylüyüz deyip yediye sürmesen işine gelen zarı oynamasan altı kapıdan yedi atıp kaçmasan birazcık ciddi olsan olmaz mıydı”.. dedim “haklısın, bizim o(ğ)lan, da! valla sen de bek ballıydın, sana en isdemediğim zar geliyodu peygamber dölümüydün bilmen şansından gudurudun yetmez bide herkeş senden yana oluyodu çıldırıdım valla en möhümü başka hiç kimseye değil emme! sana yenilmeyi de hiç hazmedemezdim hatırlayon mu bi ğece zabbaha gadar u(ğ)raşdım da herkeş bize bakınca hile de edemedim emme.. en sonunda yendim.” “- ı ıh.. baktın tavlada yenemedin, olmadı domino, domino da olmadı altmışaltı o zaman ben de hususi yenilivermiştim elimde kırk varıdı demedim, sonradan çekmişiyim gibi karo popazını” … “-aklıma gelmedi deği(l) valla” … keşke bütün günaklarım böyle olsa var halal etmezsen etme” “-olur mu abi sana canım feda” .. “-bir değil bin katı helal olsun” … “eyi şükür, vizdanım ırahatlayvıdı bireş” diye güldü.. konuştukça açıldı “-yeri gelmişken. onu konuşturmak için muziplik ettim “peki o ismini zikretmek istemediğin kişi kimdi?” dedim “belli ki bir gönül işiydi” “-haa! şo meseleme..” dedi ARKASI YARIN |
teşekkürler :)