Vuslat
Hiçbir kaygı gütmeden; yalnız yürek diliyle
Yazmalıyım diyorum ama nerede heyhat Hakikat güneşinin sönmeyen kandiliyle Tutuşmak arzusudur bende biricik murat Başına bu gayeyi yükleyen boş durur mu? Yürür mü yavaş yavaş yoksa hep koşturur mu? Herkes inandığınca tutar ucundan işin Himmeti millet olan kıymetlidir elbette Kalk silkin uyan artık feryattadır geçmişin Anlarsan hakikati esiriz kemik, ette Ne olur utandırma kefensiz yatanları Yalnız hilal uğruna atıyordu canları Kendi vicdanlarına kulak veren yiğitler Gözlerini kırpmadan çekmişler sancıları Anadan yardan geçip güller deren yiğitler Yüklenmişler yılmadan en ağır acıları Ne can ne mal ne evlat onlara engel değil Ey cihan hizaya gel gıptayla öne eğil Vazife elbet ağır yükü dünyalara denk Kışlar kalıcı değil artık dönecek mevsim Yüzlerinde ötenin ötesinde rengârenk Işık ışık beliren derinden bir tebessüm İlahi müjdelerle beklenen altın nesil Boğ artık karanlığı gözyaşlarımızı sil Çıkacak güzellikler şüphesiz gün yüzüne Evler yurtlar yuvalar bayram neşesiyle şen Sevgiyle dağılacak insanlar yeryüzüne Evren, bir gün gülecek kalmasın hiç endişen Ruhlarımız vuslata çok yakında erecek Evren sevgi diliyle yeniden yeşerecek MURAT CANBOLAT |