Ahmak gönlüm...Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Sabırla, titreyerek, öyle yalın;
Ve kimse olmadan oturacağız, kıyısında ayrılığın!... (C.Zarifoğlu)
Benliğim eşgalsiz yollarda savruk
başı boşluğum bela olmuş gözüm Ve ben dağlarda bıraktım sevdamı... yanık köy meydanında, dilimdeki mermiler sana hoyrat bağırsam dağ başındaki pusat ulaşmaz yanlızlığıma bir yanım hep eksiktir benim, mermisiz silah gibi meğer senin yolunda kullanmışım son kurşunu ey sevdası müebbete mahkum yar... illegal yürüyüşlerimin mimlenmiş asi duruşu nasıl konuşsam, yoruma açık eşkiya yüreğim şimdi çaresizim serde deli rüzgarlar esmekte.. kendimi öldürtürüm hiç gözümü kırpmadan ciğerim hasat mevsimi ey yar... ah ahmak gönlüm yağmur senin için yağmıyor Gökyüzünün rengini sevdama boyamışken nerdesin. uzun ölmüşüm sevdaya dair sen anlamasan da her parçamdan kelebekler uçmakta serapsız Dicle’lerin yollarına. işkencedir geceleri sunaksız uyanışlarım dikenlerim artık masal sanrılarında leyli lal dilim... çekip gitsem de yüz çevirmiş yar yoksulluğu umutsa günlerime benzemeyen çığlıkta. bezmişim bitimsiz yalan bekleyişlerden... ne buldum kayıp kentin orta yerinde o gitmişti zaten. sorma neydi yaramdaki siyah maviyken bekleyiş... senin gidişin gibi artık; yoksun, yokum bir köy meydanında, gözüm yüzüne bakacaktır bekle... Sermin Çınar/İzmir şiirime ses olan Ahmet Çıtak bey çok teşekkürler... |