Gözlerin Gözlerimden Çekilince
gözlerin gözlerimden çekilince
öksüz duyguların isyanı karışıyor genliğini yırtmış gözyaşı vaveylasına tüm sevişmeler ve emperyal gözyaşları boşa çıkıyor tavan yapan kahkahalar arasında dibe vuran ayrılıklar yaşayanım fotojenik bir acıyla kalabalıklarda yalnızlaşan /çoğalan yalnızlığı / fırlatılmış bir yüzük kadar on(ur)suz bırakanım gözlerin gözlerimden çekilince yorgun kadınların/yorgun barınakların/yorgun duvarların arasından kınına sığmayan sözler söyledim kayıtsız/hantal yalanlara gözlerin gözlerimden çekilince suya düşen şiirler yazdım sonra aksak slüetlerin ve sarı tebessümlerin nihayetinde sen benim münafık sevmelerimsin kıyına sokulduğum limanım gözlerin gözlerimden çekilince kaybolmuş bu kentin kaybolmuş bu caddelerinde kayboluşumun hiçbir mantıklı izahı yok bildiğim şey son nikotini çekilmiş izmarit kadar sahipsizim hiçbir kelimenin hiçbir harfinde -kara kavruk nüfus memurunun kütük defteri de dahil- kaydıma rastlanmadı. ağdası fazla berrağı az bir hayatta ne tarafa dönsem pişmanlık sancıları polyanna kuklaları ne tarafa dönsem gözbebeklerine sinmiş tropikal acılar anla ki güneşi hapsolmayan çocuklar sana yakışır dağıt beni beni hırpala sana od ile yunmayan sevdalar yakışır gözlerin gözlerimden çekilince ‘karanlığı çöken gecenin şerrinden düğümlere üfleyen nefeslerin şerrinden tüm isimlerin sahibine sabahın Rabbine sığınırım’ ben her akşam her sabah tek bakışınla Allah’a yeniden yeniden inanırım |
lakin sanrılar sataşır lahitlerime
tanrılar bile şaşırır c/esaretime
kaç odalı kırdığın çile
ki ondan geriye küller savuşur..?