5
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
1103
Okunma

Ölüm zamanı ve dönüşü olmayan yolculuktu, sessizce sevdiklerimizi elimizden alırken acısına boğulduğumuz...
Aslın da zaman kaybetmiyorduk, zamanla kaybediyorduk
Yüreğimize düşen her şeyi ve herkesi
İtiş kakıştı hayat durmadan
Büyüdükçe öğrendik acının mayasını
Ve korkmadık üzerimize yağan acı yağmurundan
Hesabını soramadığımız tek şey ölümdü yine zamansız
Dönemedik ardımızda kalan puslu dün parçalarına
Biliyorduk ki önümüzde yenilenir yaşam
Kirletmemek için bugünü
Sahi mutlu olunur muydu geçmişle yaşamadan
Pişman olmadan yaşamayı da öğrenemedik
Yeşeremedi kuru dallarımız hataya adım atmadan
Yürüyemedik gök kuşağının altından
Yetemedik kendimiz kadar, başkalarına
Çünkü vefayı borç bildik, üzerimde ağırlığı durmadan
Bir tek cümle kuramadık, umuda
Sığıntıydı yüreğimiz de, avuçlarımıza sıkışmış
Ölümün karanlığıyla karşı karşıya gelene dek
Dünya boş bir çerçeveydi gözlerimizde
Her gününü doya doya yaşayamadığımız
Seyrederken gök yüzünün renklerini
Kanadına kırılmadan önce ki düşleri
Suya düşmüş bir güvercin gibi
Yaşamın farkındalığı düşer ömrün yazgısına
Suya yazılır dilindeki ezgileri
Umuda boy veremedik, ayrılıkların enkazından
Yeşeremedi ömrün goncası
Hüzün deryasın da boğulmaktan
Ve doğamadık aydınlık günlere
Ne yamansın zalım dünya
Susup boyun büktük yine önünde
s.ç
5.0
100% (9)