sisöfkesi baldan tatlı yiğitler eski köy yolundan karanlığa düşünce ay yüzünü suya verir analarının su Ay’a Ay kainatın sırrını saklar bil ki karanlığa susanlar gider sisle kaplanır dağ yarin eteklerinde boşuna konuşursun ölüm var umudu çalınınca insanın gökyüzü solgun gül çehresidir yeryüzü çamur deryası bas uçacak değiliz ya sürünürken dağlarda düş sahipsiz kuş üzümü gözlerini yer ayrılık her resmin o gün unutmayı da unutursun ikimiz bir tende solgun iki beniz mermer lahitte yorgun bin asır suda nilüfer uykuda ak sakallı pir kim bilir kaç damlayım gözünde sınırsız akış terminalde o son bakış gidişimle kırkladım adını a gelin şehirler ölmez adamlar ölürmüş ustam ben iflah olmam bilesin adımı künye defterinden silmişler kış günü manda gönünden olsa gönül düşününce düşmeyi dayanamaz üşür puslu hava paslı demir yalnızlık bozkırda bir mermi gibi patlar bozlak gelir bulur döşünüzden vurur sis kaplar adını önünü ardını aşkın |
bir de papirüs saklar...:)okumuştunuz bunu ama canım ilştirmek istedi...:)
...........................
............................
uygarlığın şehla taşları
kırık yosun yeşili
havada kesif küf kokusu
pespaye soluklar boşa gülüşür
papirüste kâinatın sırrı
-nafile-
algılamaz
yaması sökük –kalıbı küçük-
beyinler…
adem sureti…
gönül gençyılmaz
mısır