BABAMIN ÇOCUKLARIYDIK
Yoksul birlikteliklerde de gülerdik biz;
sardunyalar yeşertirdik pencerelerimizde. Perdelerimiz çiçekli olurdu, Gül açarlardı güneş açtıkça. Babamın çocuklarıydık, o bizim ekmeğimizdi, ekmeğimize katığımızdı, aşımızdı, okul harçlığımızdı, kıçımızda pantolon, ayağımızda papucumuzdu, saymakla bitirilemeyecek her şeyimizdi… Sabah işe giderdi babam, Gitmeden evvel yakardı cigarayı aç karına; Ve başlardı öksürmeğe. Onun öksürük krizleriyle uyanırdık, bilirdik ki, okul saatimiz yaklaştı. “Zıkkım içesice!” diye söylenirdi annem. “Şunu, sabah aç karına içme bari!” Annemden zılgıtı yedi ya, Kabak abimin başında patlardı derhal. Kahvaltı sofrasında, daha “bismillah” derken, Söylenmeye başlardı ona babam: “Aylak aylak dolaşma, bul bir iş çalış!” Abim, kıytırık oğlan, “olur babacığım,” diyerek başlardı karnını doyurmaya, İyi ama hangi işi, nerede bulacaktı? Ah babam ah, iş bulmak okadar kolay mı? İş aslanın karnındaydı, berbattı memlekette durum, İşkurda vardı kaydı kuydu, Düzelirse memleket, Elbette iş de bulunur… “Duanı eksik etme de anacığım, bugün bir iş bulayım; diyerek çıkardı evden, Sonra da “pırrr…” Bulabilene aşk olsun! Yok, tabii öyle değil, Bulurdum onu kahve köşelerinde kolayca, Laf taşımazdı, taş taşıdığı kadar… Benim işim de zordu elbet, Git gel Konya altı saat, Hep aynı okul, Hep aynı curcuna. Oku oku yoktur sonu… |
Yüreğine kalemine sağlık,
Yürek sesin hep çağlasın.......
En derin saygılar selamlar..........