...çek gityazgım bu hiç bir sevda sen kadar yakışmadı anlıma... senli cümlelerin içinde kaybolmuş sessiz bir harf kadarım ne öznesi ne de seviçle çırpınan yüklemi hiç olmadım... bir kelimenin içinde sırt sırta iki sesiz harf kadar vardık hasretlere prangalı boy boy özlemler büyüten... başı karlı dağın yamacında kara kışlara aldırmadan güneşli sabahlara aldanıp açmadan solan iki tel gelincik... imkansızdık... zemheri ayazında güneşe gülümseyecek kadar cümlesini kaybetmiş anlamsız bir nokta kara imkansız.... göksuda yakamozlar kadar yalancı eylülü hüzün sarısına boyayan yağmur lekesi kadar ıslak ölümle yaşam arasında zamana yenik düşmüş silik bir çizgi kadardık... hiç bir zaman biz olmayı beceremedik… hadi durma öylece git bu kasaba başı karlı bu koca dağ yıkılmışken üzerime kimsesizliğim serilmişken sokaklarına git nolursun enkazın ben olurum... bendeki sen olan herşeyi topla bekletme seni bekleyenleri korkuyla ümit arasında git sensiz cesetten farksız bedenimi gömer bir sonraki bahara acacak yedi veren güllerinin öksüz kelebekleri... git.. adını dudaklarımdan kanatarak sök bana çıkan tüm sokakları unut ... son birkaç damla göz yaşını mutlulukların bakiyesinden düş saba makamında ezanlar okunurken sesizce eski sevişleri uyandırmadan git sevgil adınla başlayıp bitiremediğim cümlelerde bırak beni git... bırak bu sevdanın günahları dökülsün sıcacık küçük ellerinden nasır tutmuş beceriksiz buz kesmiş parmak uçlarımdan nefti topraklara... hadi göm beni karanlığıma göm düşten bozma senli rüyalarıma selasız duasız vedasız çek git... Hasan ODABAŞI |