"bir martı ne kadar fırtına olursa olsun asla sevdiği denizini terketmez"
...
ne zamanyağmur yağsa İstanbul’a çamura yatar aşk senfonik kahkahası zılgıtlanır martıların denizden köprüler gerilir aramıza gözyaşımı aşar bu şehrin ikimizsiz kederi
dınle yağmurun şırıltısına kulak ver yas için en güzeli bu ey yar peşpeşe deviriyorum Haliç’i balık ağızlı kadehlerle köhne gemilerin gölgesine sığınmışız kalbimizde çapa dişleri kana/ya kana/ya içiyoruz göğün terini
kim söyledi bulutlara da ayrıldığımızı "onlara da aşk olsun" gök/yüzüm ağlıyor öfkeyle siyah cübbeleriyle koşturuyor yıldızlar kalbimde martılar ölüyor küçücük gelinlikleriyle
söylesene yar yağmur örter mi kalbimdeki ateşin üşüyen ellerini
hadi aç taşkaldırımların sesini şair; söylesin gramafon avrat yağmurun sesinden susturulmuş aşkları
izmaritin filtesiyle buluşamayan ezilmişliğiyim ...dudağına değme ihtimalim ikibinonikide bir aşka batmışım tütünüme gömülücek kadar ve yağmursöndürdüye giden bir de çakmaktaşı gözlerin alevlemese yanıp yanıp ölmesem
oysa yağmur bile gözlerim kadar yağmamıştı(r) sana ah bilmesen yine de bilme sen…
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
martı zılgıtı şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
martı zılgıtı şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Nasılda bildim dimi?haydi okuyun yok dinleyin bence okumayın bu kız roman yazıyor şiir yerine tam tam istediğim dizeler bunlar ve diğer şiirleridir işte...............:))harikasın başarıların olsun seninle genç güzel yüreğini sakın ola üzmesinler birileri,,tebrikler...............
binay seymen tarafından 12/6/2012 6:12:53 PM zamanında düzenlenmiştir.
Olağanüstü şiirlerinize bir yenisini eklemişsiniz başından sonuna kadar okumaya doyamadığım bu nadide eserinizi ve güzel yorumu gönülden alkışlıyor saygılar sunuyorum..
Normalında ben duygusal şiirler yazmayı ne becerir nede dinlemeyi severdim...Lisedeyken bir kaset dükkanım vardı..Askerlere südütyo işi kaset doldururdum...kimi etgilenir ağlayan bile olurdu...ben tolumsal olaylarla yoğrulduğum için bu türlü yakınmalar ağrıma gelir hatta açıkcası zayıf iradelikle suclardım..sonra...sonra yaş ilerledikce ''Türk sanat Müzüiyi'' ve ayrılık çocuklarımdan ayrı kalmam ve üzüntü...derken şimdide Kanser temelli duygusalıkla yatıp kalkmaya başladım...her satır yazmaya kalksam hüzün yağıyor...şiiriniz okumakla kalmadım iki defa selenmeyle dinledim ikiside bir bütünlük içerisinde harika desem yeridir...tebriklerimi sunar saygı ve sevgimi eksik etmeden...Kadir Haktan TÜRKELİ
Ezik buruk bir aşk hikayesi.Dıramın en içyakıcı duyguları, yarım kalmış bir hayat öyküsü ve en önemlisi da satır aralıklarına gizlenmiş gözyaşları.. Ne diyebilirim ki yorum yapmakta zorlanıyorum ben bu kız. VE BEN ONA ......SULTAN BACIM DİYORUM İŞTEEEE..!!
kim söyledi bulutlara da ayrıldığımızı "onlara da aşk olsun"
...
Size de aşk olsun de soulmate... Şiir okuttunuz duygu duygu, mana mana şiir... Martıların bir başka özelliği de bembeyaz ve masumlar... Âşıklar ondan vazgeçemez martılar âşıklardan... Öyle değil mi? Sevdiceğinle el ele bir deniz kenarında martı sesleriyle... Sanki martılar aşkı haykırırlar...
"oysa yağmur bile gözlerim kadar yağmamıştı(r) sana ah bilmesen yine de bilme sen… ,,
...
Yürek kanatan bir aşkın sızısı... Kıyılarında dalgaları vurdu yüreğimize... Bu satırlar seven yürekleri kanatır da kanatır... Aşk işte; zor olanı seviyor...
Teşekkürler duygu yoğunluğuna...
Sevgiler, hürmetler şiir yüreğinize...
================================================== e d i b / a h m e t
Sen git! Ben alıştım artık, acıları içime gömmeye! Avuçlarımda aşkının kırmızı çelengini taşımaya çoktan alıştım!
Gittiğinden beri gayya kuyusundayım. Önüm ateş, arkam alev, sağım yangın, solum karanlık! Zebanilerin gümüş maşrapalardan döktükleri kaynar sularla abdest alıp, kızgın saçlar üzerinde namaz kılıyorum.Gittiğinden beri yağmur yağıyor şehrin üzerinde, eski sokaklar yeni nehir yataklarına dönüyor son hızla. Kilometrekareye düşen gözyaşı oranını hesaplamaya çalışan delirmiş bir istatistikçiyim artık. Kendi odama bakarak çiziyorum raporlarıma ekleyeceğim grafikleri.
Bu kadar gözyaşı nereden gelir? Dayanır mı bir çift gözün musluğu doldurmaya kocaman bir odayı tuzlu gözyaşlarıyla? Kim gevşetti gözlerimin anavanalarını? İnsanın her şeyi su olsa bu kadar yaş akar mı gözlerinden? Bunları sordum gözyaşıma su faturası kesmeye gelen Kirâmen Kâtibin meleklerine; hiçbir cevap veremediler. Gözlerimin sayacına mühür vurup gittiler. Şimdi ne zaman seni düşünsem gözlerim gürül gürül “tısss”lıyor."
kim söyledi bulutlara da ayrıldığımızı "onlara da aşk olsun" gök/yüzüm ağlıyor öfkeyle siyah cübbeleriyle koşturuyor yıldızlar kalbimde martılar ölüyor küçücük gelinlikleriyle
söylesene yar yağmur örter mi kalbimdeki ateşin üşüyen ellerini
hadi aç taşkaldırımların sesini şair; söylesin gramafon avrat yağmurun sesinden susturulmuş aşkları
izmaritin filtesiyle buluşamayan ezilmişliğiyim ...dudağına değme ihtimalim ikibinonikide bir aşka batmışım tütünüme gömülücek kadar ve yağmursöndürdüye giden bir de çakmaktaşı gözlerin alevlemese yanıp yanıp ölmesem
oysa yağmur bile gözlerim kadar yağmamıştı(r) sana ah bilmesen yine de bilme sen…
Okudum gitmedim bekliyordum sayfada öylece.. Ne zaman tamamlanacak 'Şiir' diye. Seslendirme bildirisi gelince tamam giderilmiş eksiklik şimdi tamam işte derken! Fon müziği güzel olsa da; sükut-u hayal yaşadı ruhum, hani ses(iniz)!
Her gece zılgıtlarını dinliyorum martıların...
İnliyorlar ama evet dediğin gibi terketmiyorlar denizlerini...
Biz insanoğlu onlar kadar olmadık... :)