Yıka Beni Ey Sevgili
Eti, kemikten sıyrılıp çürümesin diye
Beynimin morgunda saklıyorum ölü düşüncelerimi İşgal edilmiş inancımın kırılgan yanlarını onarıyorum Gözaltına alınmış vicdanımı kurtarmaya çalışıyorum Sular yükselecek az sonra ve kıvama gelecek dalgalar Boğacak bir sürü harf, yazacağım kelimeleri bir bir Belki de utanacaklar, kendine mekanik ilahlar edinenler, Taptıkları dişlilerin arasına sıkışıp kalacak kahkahaları. Binlerce çiçek, doğduğu toprakta verecek son nefesini İşte o zaman anlayacak kafasını duvara çarpan ruhum, Nasıl da sonu olmayan dipsiz bir kuyuya düştüğünü. Yaşamaya teşebbüsten tutuklanmış umutlarımı Ve daha bizi öpmek için doğacak çocukların efkarını Kararsız bir fecr vaktinde, ezanları şakağından vurup, Sırtıma yükleyip, göçeceğim ben bu diyarlardan. Bir özgürlük masalının peşinden sürükleyeceğim cesedimi Kollarından tutup kaldıracağım bir ananın feryadını Toprağında kızgın ateşler fışkıran bir ırgat gibi, Öfke ekip, isyan hasat edeceğim bu kadar sessizliğe. Koca bir nehri ıslattınız bir çocuğun gözyaşlarıyla Yapma dedikçe yaptınız, yapılmayacak en son şeyi Gömdünüz toprağa henüz yeşermiş onca umudu Bir karıncayı bile yalınayak gezdirdi şefkatiniz Yüzüme vuran ikindi güneşini dürdünüz insafsızca Beyrut’tan gelen kan kokusunu serptiniz suratıma Gazze ve Kudüs’ü bana, çaresizlik diye öğrettiniz siz Sırtınızı dönüp gittiniz sonra acımasızca ve çok sessiz. İstemem artık sizin mamur ettiğiniz kentleri Bırakın kalemim kırık, masam dağınık kalsın Hecelerim bir yana, acılarım bir yana saçılsın Gözyaşı kokan yastığımın tüyü ortaya dağılsın Gök yarılıp da odamın en karanlık yerine düşsün Yürüsün ömrümün geriye kalan çıplak ayakları Yepyeni masallar bulalım avutmak için çocukları Toprağımıza isyanlar ekelim hepsi bir birinden deli Kaderime gözyaşı bulaşmış, yıka beni ey sevgili!... |
ve yorum....
Saygılar iki yüreğe de