İçine Kapanık Kapıİçine Kapanık Kapı kılıcımı bulamıyorum, belki de hiç kılıcım olmadı benim. Zamana inat seslendim yokluğa ceplerinde dulce sesleri ve mckennit -lar diye çoğa, -ler diye dağılır Tirioni ölünce doğar her kadın. ağzımı açıyorum, ağzını açıyor, ağzınızı aç bir insan ne kadar büyük üflerse üflesin veremez ki ruhunu birine. Sen de denedin kobay fare ve artık Hüzün, Çekmiyor perdelerini ve eteğini göğe Çırpına çırpına bağırıyor içimde külkediyle çocukluğuna saplanan Baban. Ne kadar damlar içinden bir insan, bir insandan? O yağmurlar ki. yağmurlar gibi değil. şapkası delinmiş kadın, korunuyordu yaşamaktan. Herkes biraz var, herkes biraz Yoktu. ama o kadın korunduğunu sanıyordu rüzgâra karışırken içine damlıyordu tansığı bir adamın. Ve sesleri vesselam ayrığında Tüneller kapanıyordu tek tek. Kaşlarını aldırıyordu. Ve sert bir sabahın aynasında kendini boyatıyordu yalnızlığına. Görünmek insanlar görünmeye gelmişti. Görünmeden gitmek inanlar görünmeden giderdi. Sevişmek ki. sevişmeler gibi değil. Adını anmadan yumruklamak gibi sahte halkın, sahte kederlerini. Masada peynirin masada ellerin, masada cibil bir rakının esleriyle Şarkı söylemeden uyuklamak gibi Tanrıya inanmak gibi. şimdi büyümek, her gece seni deneyen bir rüya. şimdi yürümek, her zaman seni arttıran kö kuşları sabah şimdi ölmek, her kere kendini çıkartmak Allah’ına ben çok denedim, ben çok kadın bekledim ben adam çok bir kadın daha Ağzını açsın diye kaldırıma eskimiş tül perdeleri yırtarcasına yırtarken Kavgaları artık tutunmuyor Tutmaya uğraştıklarım ve ırmak yeter ki istesin gelirkendinederken verdim gece sırtımdaki kambur, size Payanda olsun Diye. Payanda |
Çok güzeldi. Hatta bütün kapıları yadsıyacak kadar.