Okuduğunuz şiir 19.11.2012 tarihinde günün şiiri olarak seçilmiştir.
denge
bir kez değil bir çok defa çaldım fakat açılmadı kapı;ölmüş ...
iyiden öte o soğuk barın arkasında gülüyorum beynimi kediler yoklamış gibi değilim aniden televizyonumu kapatmış adamı seyrediyorum niye açtığını sormak için elimi omzuna atıyorum uzaklaşıyor ellerimde düşük hali kalmış...sövüyorum
anlat onlara nasıl olduğunu anlat bilsinler susamış bir hayvan rakıyı su yerine içerken sarhoş bebeklerin ninnilerini söyler kırbaca gerek duymadan hızlanır ya bazı atlar
hadi anlat köpekler bir gece aniden havlamalarını ağlayışa terk eder ve yağmuru bekler saflık kötülüğe mağlup olunca içindeki cennetler buz gibi erir dans eden kimse kalmaz bulutlarda söyle üzülmesinler
dinlemeyecek kimsede onlara paramparça şarkıları hüzün yüklü gemilerin altında kalmış kanadı kesik pembe kelebekleri kimse aramayacak özgürdürler özgürdürler fakat çabucak ölüverirler sen yani ben yani biz gibi yani memesinde katilini emzirmiş melekler gibi...
önümde duran beyaz ve sonsuz kumaşa baktıkça parmağıma iğneler batıyor dünyasavaşına hazırlanan sonsuzluğun kumaşını dikiyorum...
anlat onlara bilsinler katil bu günler; çünkü dünleri hep öldürürler öldürülen sen öldüren senden ölecekler bizden seni dinlerler bilirsin bizim vaktimiz de konuşan ölüler dinleyen öldürenler
sokağın ortasında ne yaptığını bilmeyen ölüye bakıyorum gömeceğim dememe gerek kalmıyor; kaybolunca fark ediyorum içimdeki cennetler düşüp dağılmış bir onlara bir kelebeklere ağlıyor kulakları kesik fakat hala ninni söylemekte olan köpekler
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
denge şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
denge şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Onu dış etkileşimlerden koruyacak hassas bir deri ve duyum eşiğinden başka kürkleri yahut kabukları yoktur.
Dolayısıyla bütün yaralanmaların oluşturacağı kabuklar ile örtüşen içsel kabuğun farazi işçiliğini kendisi dışında olup bitenlerin yürütmesi karşısında kısmen de olsa sorumlu değildir.
Korunma içgüdüsü dışarıdan gelecek her türlü uyarıya göre ayarlanırken diğer canlıların örneğin kamuflaj güdülerini iyi kullanan kertenkelelerin şekerlikli renk değişimleri insanı da yeterince kapsıyor olsaydı bu şiir yazılmamış olabilirdi.
İnsanın renk değiştirip tıslayamayacağı ve bir panter gibi korku saçmayacağı :( anlaşılır olsa da davranış ve ifade bozuklukları olarak anlamlandırılabilecek ''korunma mekanizmaları '' oluş zeminine göre değerlendirildiğinde bizi benzer yanıtlara götürür.
Tırnaklarını etimize geçiren herhangi bir söz ile bir anda nefesimizi kesen zehirli bir bakışın ne farkı olabilir ki
Kat kat zırhlarla kendi içine kıvrılan binlerce bitki yahut oluşum açıklanabilirken -örneğin buz kaymağı tutan kocaman bir gölün yüzeyi- insanın aynı yahut benzeş travmalarla kendisi için ördüğü muhafaza alanı çok kez ve acıklı bir şekilde tariflere sığmaz.
Sevgili Pınar bu şiiri ile, tahrip alanı yüksek bir zemini mülevven duygularıyla geçerek süzümlemiş ve okuruna da aynı hisleri aktarmayı başarmıştır deyiveriyorum.
Tooynbee denen ( bence gereksiz olan bir adam..) demiş ki, beşeri uygarlığımız iç düşmanların tehdidi altındadır.
Delice ve hayvani bir tüketim arzusu var günümüz insanında. Sersemletici, yok edici bir tüketim saldırısı var dünyanın bir çok yerinde.
Marcuse denen ( yine gereksiz olduğunu düşündüğüm bir adam..) insanın aletler gibi tek boyuta getirilmeye çalışıldığını ifade etmiş, tam olarak böyle olmasa da buna benzer bir şeyler demiş..
Camus ( bunu severim biraz..) feryad u figanla veba var, çağ insanı tehlike altında sebebi bilinmeyen bir hastalıkla çocuklar ölüyor diye..
Eric From Diyojene özenip elinde fenerle kendinden olan insan arıyor..
Kafka korkunç bir değişimi anlatıyor...
Günümüzün cin çarpmış hali de zaten gözler önünde..
Kendine dönmeli tez zamanda bu bilinçli facianın kurbanları.. Zira karanlık her yeri sarmıştır, zira büyücüler, üfürükçüler, hasetçiler, zalimler kapitalistler emperyalistler birleşip çürütmek için seni var güçleriyle çabalıyorlar...
neyse...
Ne diyorsam artık..
İnsanî faciâdır yaşadışı insanın..
İnsanî faciâ kavramını kullanmasam bu şiirin altında insanlığın içini kemiren hannas duygular benim de içime girip beni bir timsaha çevirebilirdi..r..
Şimdi oldu..
Hasan Tan tarafından 11/20/2012 11:38:22 AM zamanında düzenlenmiştir.
zaten yeterince yetenek ve donanım vardı Pınar'da daha ilk şiirinden itibaren aynı fikrimi belirttim. ve zihninde uçuşan bulutlar öylesine sıra dışı öylesine normalden fazla idi ki bir dönem bunun çatışması vardı. ve şimdi ise daha durgunlanmış ve tecrübe kazanmış daha oturmuş ama aynı akıl gücünü ve metafor yaratma maharetinden bir şey kaybetmemiş .
olanı 'farklı anlatmak' ile 'farklı olanı anlatmak' diyebilirim buna.
''susamış bir hayvan rakıyı su yerine içerken ***** sarhoş bebeklerin ninnilerini söyler''
hadi anlat köpekler bir gece aniden havlamalarını ağlayışa terk eder ve yağmuru bekler saflık kötülüğe mağlup olunca içindeki cennetler buz gibi erir dans eden kimse kalmaz bulutlarda söyle üzülmesinler
öldürmeyen her acının güçlendirmesini ve mağlup olan kötülüklerle içindeki cennetlerin erimemesi dileğiyle diyorum şiire ... saygım sevgimle...
öldürülen sen öldüren senden ölecekler bizden seni dinlerler bilirsin bizim vaktimiz de konuşan ölüler dinleyen öldürenler .. Bir fıkrayı anımsadım birden:
Adamın birisi ikinci evliliğini yapar. Evlendiği bayanın da ikinci evliliğidir. Her ikisinin de ilk eşlerinden çocukları vardır. Bir de yeni evliliklerinden çocukları olur.
Bir gün en son doğan çocuğun, diğer cocuklar tarafından fena halde döğülmekte olduğunu görünce kadın kocasına seslenir;
-Herif yetiş, senin çocuklarla benim çocuklar bir olmuşlar , bizim çocuğu döğüyorlar!
Güzeldi, beğenim ile kutlarım sevgili Pınar...
Şaban Aktaş tarafından 11/19/2012 7:55:24 AM zamanında düzenlenmiştir.