Kaç var özgürlüğeseher yakındı duyulmak üzereydi kuş sesleri üşütüyordu karanlık içten içe basıldı evim daldı kirli ayaklar hazır suçlarıyla çiğnendim vurulmaktan beter yaka paça götürüldüm heey! karanlık parmakların duvarı söyle bana nedir beni içeri tıkan katil elleriyle yüreğimi tırmıklayan sular geçti mi benden özünü çekti mi güneş yürüyememeklerden suçumu söyleyin bana demir parmaklıklar sen gardiyan bir şey duydun mu gönül aralıklarından bir ayak tıkırtısı, yaklaş koy halk elini başıma ateşimi ölç yaşamımı test et kaç var özgürlüğe günlerden saat hangi yerde duruyor dönmüyor mu yelkovan sen söyle karanlığa açtıkları pencerem bir günlük kelebek gibi yaklaşıyorum ışığa orda dönmek için pervane ulaşmak için özgür kuşların hızına gövdeme bakmadan tanıkların katilim olduğuna yeni bakışlar ekliyorum gözlerime en uzakları, en iyi gören yeni kanatlar ekliyorum salıveriyorum bütün kuşları kafeslerinden 17. 11. 2012 / Nazik Gülünay |
Hikmet YURDAER
.