Yetimhanede sessiz isyan.....Şiirin hikayesini görmek için tıklayın siz vardınız ,biz görmek istemedik affedin...
Her gece içime işledi
Soğuk demir ranzalar sanki ciğerimi oyar gibi… Hüznüm üşüyor, kalbim üşüyor; Yarım ağızla isyan edercesine konuşuyor! Küf kokan duvarların ahalisi... Neden attınız ki beni böyle Kimsesizlik berzahına? Anam olmadı babam hiç yoktu! Yıllarca saydım Kaç adımda gelir sopanın sesi diye Kulaklarım aşına olmuştu artık Ölüm kokan adamın kalk sesine... Benim hiç oyuncağım olmadı Gardiyanın jopundan başka ya elimde ya da sırtımda… Soyumda yoktu sopum da Sen busun dediler boyun eydim! Küçük yüreğime kazıdılar belirsiz hikâyemi eziktir yüzümün bir tarafı “Hep taşıyacaksın” dediler Astılar kimlik bilgilerini artık kimse silemezdi bu kara yazıyı yıllarca kimliğimi aradım Belki bir iz yıkılan evin duvarları altında Kalmıştı çoktan… Savcılık tutanaklarında faili meçhul Cinayetler anlatıldı benim ise kimliğim faili meçhuldü! Adım; Yazılmıştı yetimhane kayıtlarına cami avlusunda buluntu... gece olmasın diye küçük ellerim duadaydı bir o anladı beni... koşar adım biterdi yetimhanede gece şükür bugünde sayımız aynı kimse terk etmedi hane birliğini... Aklıma anam düşünce; yolunu kaybetmiş bir Serçe gibiydim Işık aramaktı; bu karanlıklar ülkesinde Hayallerime ‘karatma’ uyguladılar! Sessiz ayak devrimlerinde Defalarca kaçmayı düşündüm çocuk aklımla Bilmediğim anamın yazgısını bozar da Umut olurum diye… Benimkisi bir başkaldırış hikâyesiydi Sana, hayata, ölüm yüzlü gardiyana ________________________________küçük yüreğimin kıyamdaydı... Sermin Çınar/İzmir |
Tebriklerim,güçlü imgelerinizle,duygularımız ve yüreklerimizde günyüzü görmemiş yetimane avazlara tercüman oluşunuzdaki içten seslenişinizedir...selamlarımla...
Yetim Recep...
Tüttürsün ocağımızı diye,
Erken evermişti dayımı ebem…
Kesildi kurbanlar,zalim dünyaya gelince Recep,
Çok keyiflenip,pos bıyığını burmuştu dedem...
Genç gitti dayım,verem illetinden,
Kahroldu dedem,ebem,yengem,annem ve teyzem...
Pos bıyıklı dedem de gidince,
Kalakaldı Recep’le evde,tek başına ebem…
Tutamadı,öpemedi bayram sabahları babasının elini,
Oyuncak,harçlık,cici elbise,okul çantası da ne ki..!
Aldı sıcak sinesine,Recep’in yetim yüreğini ebem,
Koydu o sineye Recep,başını ve de minicik yüreğini…
Hasret yakınca,torunu ve ebemi,
Tez aldık,soğuk yüzlü yetiştirme yurdundan Recep''i…
Soğumadan bedeni dayımın,kabirde,
Verdiler kardeşleri yengemi,mahallede dul birine…
İtildi,kakıldı hep Recep,
Uzaktan baktı çaresiz hep, yengem,
Sığındı Recep,halalarının ve ebesinin şefkatine...
Ebem,o ihtiyarlık haliyle,
Ev temizlemeye gidip,aman demedi,
Muhtaç ettirmedi Recep’i elaleme...
Büyüdü,serpildi ezilip horlanıp,
Gitti geldi askere,aslanlar gibi ve alın akıyla Recep…
Yetmedi ömrü ebemin,Recep’in mürüvvetine,
Kalakaldı Recep tek başına eski bir evde…
Umurunda mı elalemin,Recep’in hali,
Yetişti imdadına halalarının şefkatli eli,
Bulup dul bir bayan,everdiler Recep’i,
Vazgeçip mirastan,verdiler baba evini…
Akıllı çıktı yengem,çekti çevirdi,kurdu düzeni,
Sonunda buldu Recep,sıcak evi ve yemeği…
Ben, henüz çok küçüktüm Recep,
Yeni tanıyordum hayatı ve insanları,
Şimdi“abim”diyerek sarılışlarında,
Buse kondurup,o yetim yanağına,
Özür diliyorum senden,insanlık adına…