Ano kadın orada durur tüm limanlara verir lacivert gemilerini ki her koltuk seyirciden oluşur odada devrilir çam ağacı o resim orada donar objektife bakarak ... bir sandığın içindekiler yalnızlık kokar rutubetli yağmur eskimiş çatı aralıkları ağaçların nasıl ağladığını görüyorum olası üşümüşlükler hava raporundan kaçan istekli gibi bir demliklik zaman almak istiyorum kendime embriyosundan sıyrılmamış yalnızlık yalnızlıkla hemhal olma / yolu icat edenler yolun sonunda kimseyi beklemiyor ayrıca o çizgilere de insanın ihtiyacı yok kilitlenen satranç oyunu tutuşturdum ellerime sabitlemek zamanı gölgem kendimden ağır kapı aralıkları geçmişte gezinmek patikalar mesela küçük bir kız pencereden kahkaha atıyor bütün köyün incirlerini sen talan ettin üşüyorum bir nefes yeniden yağmura bakmak istiyorum benim o çocuğu tanıyacak hiç zamanım olmadı ki ne olur git yağmur biraz durulsun kuş sesleri renkli telaşlı ve eş arayan onları takip ederek bir sonuca gidiyor muyum ayaklarım beni suya kavuşturacak bazen çayırlar bazen taşlı aralıklardan geçip nehire koşacağım ayaklarım çamura batarken kuşlar aynı kuşlar rüzgarı üstüne alan nehir biraz ötede ve rüzgar özenle topladığı yaprakları nehirde yelkenli yapıyor ya ben / film şeritleri durmadan koşuyorum matematiksel şehirlerden kaçma isteği ahşap kulübenin yanında kana kana su içiyorum aniden yalnızlığıma ortak oluyor bir adam turuncu karışık güneşin son demleri onu kucaklıyorum sıtmalı sarılığa yuvarlanıyoruz suskun yağmurun odaları yani arka sokaklar yani yeni uyanmış kuş sesleri taze ve delirmiş bir rüya ayağın çamura düşüşü kendini anlatıp da anlaşılmazlığın seyrinde kaçınılmaz kaydırılmaların nefes nefese koşarken donan kareleri her taraf nem tavan ve duvarın kesiştiği bir yerde kendine bağımlı siyah örümceğe soruyorum beni kendine av yapar mısın Aysu |
istemdışı yoktum...
Tebrikler AY/SU