İki Tatlı Hurmaİki mendil parasıyla aç karnımı doyuramazdım ben de en mantıklı yoldu çalmak çaldım. Ve ihtilal olmasını bekledim toy kokan sesimle ne emekliydim, ne işçi, ne de başka bir ayak bağı hırsızdım; elli altı beden ceket, kırk beş numara ayakkabı ama hiç ağzım kokmadı açlıktan hiç de ağlamadım. Böyle zamanlar bir müzik sesiyle yıkanırdı teneşirimde güneşlenen umutlar annem Havva, babam Adem, geçinip giderdik kardeşlerimle öyle hepimiz aynı döşek de uyumak da yoktu tek tek her birimiz ayrı bank da Çalmaktan yorulurdur kimi zaman ellerimiz ben ustaydım. Ama ustalık da işkence sebebiydi karakollarda adımı zaptiyelemekten usanmış Bedri çavuş sigara kokardı kadın kokardı, çocuk kokardı, aşk kokardı en çok da gitmez istemezdim sobanın sesiyle uyuştuğumuz odadan Bedri çavuş saygıyla kovardı bizi, ben onun aşkından çalardım yine de ne kadar da arzu etsem ve etsek çaldığımız baklava, tavuk, ekmek bir yana kimsenin aşkını çalmadık bu dünyada bilmem, Tanrı da Bedri çavuş gibi mi kokuyordur ama affedip, çalmadan da olsa yedirtir mi acaba iki tatlı hurma? |