ne çok natural sansasyonelliği mahvetmişiz beraber iken hayal’etini çiğnerken norpolis kodumun son modeliyle hava atardı ben yaşlarda bir zengin piji kısaca bijî ’tû çi’ derdi biri anlamazdım sana da sormazdım mahvederdi izlettiğin filmler şer’i isyandı, takıntılı dahi değildim o çok sevdiğim amerikancaya deşerdi hâlâ içimi Galiçya sarsılan tabyaların toplarını taşırdım sırtımda sırtım ağrırdı sen sırtımı sarardın sen olurdun insanlığın sıtkı
kimi zaman da otobüs şoförleri fışkırtırdı tekerlerinden çamurlu suları üzerime memnun değildi çoğunun karısı hep beraber memnun değildi kapanınca gözlerimiz, erirdi morartıların kimse bilmezdi dudaklarımın kasıklarına pa’ğlayışını gözlerinin kaydığını hıfzetmiştim en son çöp tenekesi kağıt mendilin dokundukça kendine çeken tenin bilmem neyin nesiydi avuçlarında kalan sıcaklık bir arzu, bir ihtiras kimi zaman kamil bir yas
kaç kez ölmüştüm, gözlerim bağırıyordu seni fayanslara tükürüyordum bilhassa uygun adım hicran senkronize önemliydi elbette orgazmda olduğu gibi ama kedi bulmak da daha da zorlanıyordum sen olmadığından beri patilerini koklayıp buluyordum yolumu sınır dışı edilmemiş uyuşturucularımı arıyordu gözlerim o sıcaklık o rengibahar bir gülistan alem hangi kedinin midesinden tutsam avuçlarının alevini anımsayıp, ellerimin guruldamasından korkuyordum
içine ağlıyordun içinin içli içli ana dolu dilinin iç ine ağlıyordun içimde sen kuzeydin çok uzak da fiyortlarından taşıyordu saçların güneyde doğunun sefiliydim kendimce çekilmemiş halbuki ne kadar çok fotoğrafımız vardı fabrika bacılarından insan tüten çıkış kapılarından milyarca hikaye filtresiz, grevsiz, sevişmesiz geçen bacalar ardınca güneye bakıp en çok da siliverip, atıverirken bir kağıt mendilini daha cigara paketleri ve kadın pedleri üzerine sobanın kovasına ne çok umut sığıyordu, hepsi de bakire
gülünce mi çok kısılıyordu gözlerin gözlerin kahverengi daha mı ölümlüydü benim de adıma hızlı geçen her saat, aslında geçmesini istediğimiz saat değil miydi birkaç gün öncesi dün, sonrası yarın; nazlı bir bebek gibi dilinin altında damağını yalayan dişini ısıran ben değil miydim hayaletini çiğnerken expolize sınır mağdurları
biliyorum ne ben ne de sen ne ben ne de sen yok iken memnun olabiliriz bir eşcinsel dahi kendiyle mutlu, giren çıkan hesabı yapmıyor el başına ama sen küresel bir namzedin ışığı ol ve gel yakıyorsan kağıdını sar, ben de yakayım kefen kağıdımı b’il avucunda gel hükümsüz sayılacak ıslak saçlarınla gömleğini, eteğini topla da gel çayla da karpuzla da mangalla da ve dahi piknik tüpü ve pijamayla her yerime
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
pijaman kokmuyorken ben şimdi şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
pijaman kokmuyorken ben şimdi şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.